28 Haziran 2015 Pazar

Ezilenlerin Yanında, Şiddete Karşı Bir Ses


By on 10:41:00

28.6.2015

“Ben sesimi, ezilenler için, sömürülenler için, haksızlığa uğrayanlar için, baskı görenler için, tehdit altında olanlar için ve şiddet içermeyen, kesinlikle şiddeti dışlayan dayanışmalar için kullanmaya karar verdim. Yaşamım ve uzun meslek yıllarım boyunca tek ölçütüm bu oldu: Şiddet dışılık."

Kısa bir süre Zeynep Oral ile yaptığı telefon görüşmesinde böyle diyor folk müziğin kraliçesi. Şiddetin kol gezdiği bu gezegende böylesine net bir politik duruş sergileyen ender bir sanatçı Joan Baez. Müziğinde sadece toplumsal konuları işlemekle kalmayan, aktivistliğini şarkıların ötesine taşıyan, unutulmaz baladlarıyla müzik tarihinin en güçlü seslerinden birisi.

Müzikte yarım yüzyılı geride bırakan ozan şarkıcıyı, bu yıl İstanbul Caz Festivali kapsamında 1 Temmuz’da bir kez daha canlı dinleme olanağı bulacağız. Ne kadar heyecanlansak, ne kadar sabırsızlansak azdır!

Bir zamanlar Martin Luther King Jr. ile yürüyüşlere katılan, adı sivil haklar mücadelesi ile özdeşleşen, Vietnam Savaşı’na karşı protestolar sırasında defalarca gözaltına alınıp hapse giren Joan Baez, bugün 74 yaşında ve sesiyle yıllara meydan okurken, ruhuyla da ezilenlerden yana olmaya devam ediyor. Gezi Direnişi’nin barışçıl mücadelesine Türkçe konuşarak gönderdiği destek mesajıyla kalbimizdeki yerini iyice sağlamlaştıran bu folk efsanesi, günümüz müzik dünyasında örneğine nadiren rastlanabilecek bir bilinç, vicdan, duyarlılık ve yetenek sembolü.

Hippi kültürünün öne çıktığı 60’larda protest müziğin en etkili isimleri arasında yer alan Baez, Türkiye’de en son 2004’te dinleyicileriyle buluşmuştu. 11 yıl aradan sonra sahnede oğlu Gabriel Harris (perküsyon), Dirk Powell (multienstrümantalist) ve Grace Stumberg (geri vokal) eşliğinde şarkılarını söylerken vereceği mesajlar, Gezi Direnişi’nde baskıya karşı duran toplum için son derece değerli olacak.

Sıklıkla yaptığı gibi konseri yine Bob Dylan şarkısı “Blowin’ in the Wind” ile bitirirse, kaybettiklerimizi müzikle bir kez daha anarken, “Ne kadar çok insanın öldüğünü onun bilmesi için kaç ölüm olmalı?” diye sormaz mıyız?



(Bu yazı, ilk olarak 27 Haziran 2015 tarihli Cumhuriyet Caz Festivali ekinde yayınlanmıştır.)

Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate