20 Temmuz 2015 Pazartesi

BESTECİ SELÇUK'UN ALKIŞLANACAK BAŞARISI


By on 23:18:00

20.7.2015

Besteci Murat Selçuk, Los Angeles’taki University of Southern California (USC) bünyesinde bulunan, dünyanın en prestijli sinema müziği master programına Türkiye’den kabul edilen ilk isim. Her sene sadece 20 kompozitörün alındığı programa girmeyi başaran müzisyen, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nın klarnet bölümünden mezun. Cem Mansur yonetimindeki Akbank Oda Orkestrası’nda ve Hakan Sensoy yönetimindeki İstanbul Flarmonia konserlerinde klarnet çaldığı günlerin ardından, Fransa’ya giderek Conservatoire à rayonnement régional d’Annecy’de film müziği üzerine iki yıl eğitim almış. Ancak film müziğinin beşiğinin Los Angeles olduğunu öğrenince rotasını Amerika’ya çevirmiş.

Los Angeles’ta Hollywood’un en iyi stüdyo müzisyenleri ile 11 orkestral kayıt yapan Selçuk, Tom Goodall adlı Avustralyalı genç yönetmenin kısa filmine yaptığı müzikle geçen ay Güney Avustralya Film Müziği Ödülleri’nde “En İyi Besteci” dalında aday gösterildi. Film müziği alanında çalışmalar yapmak isteyen yeni yeteneklere önerilerini, “Mümkün olduğunca çok film izlemek gerekiyor. İşin sırrı iyi bir dramacı olmakta. Aynı zamanda kompozisyon becerilerini de olanaklı olduğu ölçüde geliştirmenin faydası var. Film sektörünün aktif olduğu yerlerde bulunmak, bu sektörden insanlarla tanışmak gerekiyor,” diyerek aktarırken, önemli bir noktanın da altını çiziyor: “Bütün bunların yanında hâlâ el sıkışmanın bir e-mail’den daha geçerli olduğu bir devirde yaşıyoruz. Film sektörünün aktif olduğu yerlerde bulunmak, bu sektörden insanlarla tanışmak gerekiyor. USC ve UCLA gibi okullar da film müzigi ile ilgili çok iyi eğitim veriyor.

Yaşamını Hollywood’da sürdüren besteci, şu anda USC’nin Advanced Games projesi kapsamında Apophis adlı video oyununun müziklerini hazırlıyor; gelecek yıl için de yönetmen Tamara Hernandez’in çekeceği uzun metrajlı filmin müziklerini yapmak üzere anlaşmış durumda. Türkiye’de film müziğine ilgi olsa da, kaynak sıkıntısı bulunduğuna dikkat çekiyor Murat Selçuk ve dizilerin bu dala ilgiyi artırdığını söylüyor.

Murat Selçuk’un bir zamanlar İstanbul’daki yatak odasında Roland synthesizer ile Depeche Mode cover’ları yaparak başlayan müzik tutkusu, onu bir ülkeden diğerine, kıtalar arası bir yolculuğa sürüklemiş. Başarısının ardında yatan da hiç kuşkusuz bu güçlü tutku.

MÜZİK, FİLM İÇİN TAMAMLAYICI BİR ELEMENT

Bir film müziği üzerinde hangi aşamada çalışmaya başlıyorsunuz? Müzik hakkında düşünmeye başlamadan önce filmin son kurgulanmış halini mi görüyorsunuz yoksa senaryoyu okuyup bazı sahneleri mi izliyorsunuz?

Her iki şekilde de olabiliyor. Bazen film henüz çekilmemişken veya yapım  aşamasındayken senaryoyu okumak  filmin atmosferi ve karakterler hakkında epey bir fikir veriyor. Eğer henüz  elimde  filme dair bir görüntü yoksa, hikayenin bende yarattığı duygulardan yola çıkarak içinde birkaç temanın bulunduğu bir suit yazıyorum. Bazen bu suitten temalar filmin içinde yer alabiliyor bazen de filmin kendisini gördükten sonra tamamen fikir değiştirdiğim oluyor. Bunların hepsini filmin yönetmeni ile birlikte karşılıklı tartışıp ortak bir karara varıyoruz.

Ben genel olarak görsellerden çok etkileniyorum. Filmin renkleri, dokusu, kurgusu ve karakterler, ne tarz bir müziğin filme en iyi şekilde hizmet edeceği konusunda beni yönlendiriyor. Film için müzik yazmanın en güzel taraflarından biri de, yazacağınız müziğin konusunun halihazırda zaten var olması. Filmin kendisi müziğin formunu, renk paletinizi belirliyor. Bu da size bir takım sınırlamalar getiriyor. Limitlerinizin ne olduğunu bilmek, elinizdeki malzemeyle daha iyi odaklanmanıza ve daha yaratıcı olmanıza sebep oluyor.

Film müziklerinin ilginç bir tarafı var. Filmden müziği çıkardığınızda görüntülerin etkisi önemli oranda azalıyor. Sizce müzik filmde nasıl bir rol üstleniyor? Müzik yönetmenin konuya bakış açısını netleştirmesine yardımcı mı oluyor yoksa filmin kendisi müzikten ne beklenildiğini açıkça ortaya koyuyor mu?

Filmde müzik, görüntü ve diyaloglarla birlikte hikayeyi anlatan önemli bir unsur. Ancak bestecinin filme müzik yazarken unutmaması gereken bir şey var o da esas odak noktasının film olduğu. Müzik, tamamlayıcı bir element. Sinemaya güzel bir müzik dinlemek için değil güzel bir film izlemek için gidiyoruz. Müziğin çok başarılı olduğu filmlerde de insanlar sinemadan akıllarında kalan bir tınıyla çıkıyorlar.

Müziğin aynı zamanda sihirli bir gücü var; görüntünün ve diyalogların anlatamadığını müzik anlatabiliyor. Bazen yönetmenler oyunculuktan veya başka sebeplerden ötürü tatmin olmadıkları sahneleri müziğin yardımıyla desteklemeyi seçebiliyorlar. Her sanat formunda olduğu gibi bunda da dönemler var. Baktığınızda elli sene önceki film müziği yaklaşımıyla şu ankinin çok farklı olduğunu görürsünüz. Günümüzde yönetmenler genellikle diyalogların ve oyunculuğun önüne geçmeyen, daha destekleyici planda kalan müzikleri tercih ediyorlar.

HOLLYWOOD'DA BESTECİ SON DAKİKADA DEĞİŞEBİLİYOR

Besteci Hans Zimmer'e göre, bir film yönetmeninin en çok istediği şey, filmin müziklerini yapan bestecinin başarılı olması. Çünkü besteci başarısız olursa, film de başarısız olur diyor. Siz de aynı görüşte misiniz?

Ennio Morricone’ye göre de iyi bir müzik kötü bir filmi kurtaramazken, kötü bir müzik de iyi bir filmi berbat edemez. Bence her ikisinin de doğruluk payı var. Hans Zimmer ve Christopher Nolan, ayrılmaz bir ikili oldular. Steven Spielberg-John Williams, Dany Elfman ve Tim Burton gibi.. Bu tarz uzun soluklu besteci/yönetmen ilişkilerinde besteci, yönetmenin ne istediğini biliyor. Yönetmen de besteciden en iyi sonucu nasıl alabileceğini biliyor ve ona güveniyor. Bu yakın çalışmanın ürünü olarak da ortaya filmi berbat edecek bir müzik pek çıkmıyor. Ancak stüdyo filmlerinde bu böyle olmayabiliyor. Hollywood’da çok yaygın olan olaylardan biri de bestecilerin filmden atılması. Stüdyolar veya yapım ekibi, film müziklerinin başarılı olamayacağı ile ilgili şüpheye düşerlerse besteciyi son dakikada değiştirebiliyorlar. Bu hiç de nadir rastlanan bir durum değil. Ünlü besteciler de dahil herkesin başına gelen bir olay. Hatta David Raksin bununla ilgili şöyle demiş: “Şimdiye kadar bir filmden kovulmadıysan henüz gerçek bir besteci değilsindir.”

Bir besteci yönetmenin isteklerine bağlı kalırken, bir yandan da nasıl kendi duyguları doğrultusunda müzik üzerinde yeni fikirler geliştirebiliyor?

Eğer yönetmenin iyi bir vizyonu varsa ve müzikal olarak ne istediğini biliyorsa, birlikte yapılan fikir alışverişi ile ortaya çok daha güzel bir iş çıkıyor. Bazen de yönetmenin aklında spesifik bir fikir olmuyor ve besteciyi daha özgür bırakabiliyor. Yönetmenin filmi hakkında nasıl bir müzik istediğini en azından ana hatlarıyla bilmesi beni daha motive ediyor. Bu çizilen çercevenin içerisi de bestecinin yaratıcı alanı oluyor.

TÜRKİYE'DEN ÜÇ FAVORİ YÖNETMEN

Birlikte çalışmayı arzuladığınız yurtdışından ve Türkiye’den yönetmenler var mı? Favori film müzikleriniz hangileri?

Türkiye’deki yönetmenlerden Nuri Bilge Ceylan, Çağan Irmak, Yılmaz Erdoğan’ı çok beğeniyorum. Ancak Nuri Bilge Ceylan filmlerinde orijinal müzik kullanmıyor. Kaynak müziği dediğimiz halihazırda var olan bestelerden kullanıyor. Quentin Tarantino gibi.. Amerika’da yeni nesil çok iyi yönetmenler geliyor. Her ne kadar Hollywood çıkmazda, artık gişe hasılatına dayalı devam filmleri çekiliyor dense de, çok yetenekli yönetmenler ve senaryo yazarları var. Bu yeni sahnede onlarla birlikte olmak çok heyecan verici. Onun dışında Dan Gilroy, Sam Mendes, David Fincher, Christopher Nolan favori yönetmenlerim.

Geçtiğimiz senenin filmlerinden The Grand Budapest Hotel’in müziklerini çok beğenmiştim. 2015 Oscar’larında favorimdi ve kazandı. Alexandre Desplat’nın hemen hemen yaptığı bütün işleri çok beğeniyorum. Aynı zamanda mentorum olan James Newton Howard, Tom Newman ve daha yeni bir uçak kazasında kaybettiğimiz James Horner favori bestecilerimden. Fakat benim için yeri hepsinden ayrı olan biri var; o da Jerry Goldsmith. Chinatown, Basic Instinct, The Planet of the Apes. Rambo The First Blood en sevdiğim film müziklerinden.

Şimdiye kadar gördüğünüz filmler içinde görsel/işitsel uyumunu en iyi yakalayan orijinal film müziği hangisiydi?

Shawshank Redemption.

Video oyunlarına ve iPhone uygulamalarına da müzik yapıyorsunuz. Film müziği ile bu oyunlara müzik yapmak arasında epey fark olsa gerek. Temel olarak benzeştikleri ve ayrıştıkları yönlerden söz edebilir misiniz?

Video oyunları da artık çok sinematikleşti. Müzik olarak da öyle. Oyun müzikleri de artık filmler gibi büyük orkestralar ile kaydediliyor. O açıdan stil olarak çok benziyorlar. Ancak uygulama aşamasında bazı farklılıklar doğuyor. Sinemada kurgulanmış bir sahneye müzik yapıyorsunuz, ancak video oyunlarında her oyuncu spontane olarak kendi sahnesini yaratıyor. O nedenle sinemada olduğu gibi müziği görüntüyle bire bir senkronize etmek mümkün değil. Bu sebeple müzik looplar halinde hazırlanıyor. Aynı zamanda bu looplanmış müziğin içerisinde de oyundaki konumunuz, olan olaylar ile birlikte tetiklenen diğer katman müzikler var. Mesela bir düşmanla savaşıyorsunuz, o esnada çalan bir müzik var, düşmanınız beklemediğiniz bir hamle yapıp sizi yenmeye başladığında tansiyonu daha da arttıran diğer müzik katmanı var olan müziğin üstüne ekleniyor. Bunun tam tersi de olabiliyor.

USC VE UCLA'DE A'DAN Z'YE FİLM MÜZİĞİ EĞİTİMİ

 USC’nin sinema müziği master dalına Türkiye'den kabul edilen ilk kişi olmanız ilginç. Sizce bu dala ülkemizde yeterli ilgi var mı?

Var aslında. Fakat ülkemizde kaynak yok. Son zamanlarda dizi müzikleri ile birlikte film müziklerine olan ilgi arttı. Müzisyenler arasında da bu dala çok ilgi var; çünkü film müziği düzenli olarak müzik yazabileceğiniz ve müziğinizi insanlarla paylaşabileceğiniz bir dal. Çok geniş bir duygu yelpazesi var; bu da müzisyenler için kendilerini ifade edebilme olanağı tanıyor.

Los Angeles, bu işin dünyadaki beşiği. Tarihteki ilk filmler çekilmeye başlandığından beri burada filmlere müzik yapılıyor. 100 yıllık bir geleneği var. Bu nedenle bu işi A’dan Z’ye öğrenebileceğiniz bir yer. Önümüzdeki senelerde de Türkiye’den daha fazla müzisyenin filmlere müzik yapmak için, öğrenmek için buraya geleceğini düşünüyorum.

Murat Selçuk'un resmi internet sitesi: http://www.murat-selcuk.com/
 
(Bu yazı, Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan röportajın geniş versiyonudur.)

Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate