27 Haziran 2014 Cuma

Glastonbury İzlenimleri - 2: Rave Kültürü ve Sistem Eleştirisi


By on 12:21:00

27.6.2014

Glastonbury kapılarını çarşamba günü açtı ve aynı gün havai fişeklerle festivalin başlayışı kutlandı ama resmi açılışı dün akşam festivalin kurucusu, Worthy Farm'ın sahibi Michael Eavis'in basın mensupları ile festivale katkıda bulunan Oxfam, Water Aid ve Greenpeace gibi sivil toplum örgütlerinin çalışanlarına verdiği davetle yapıldı. Her organizasyonun yetkilisi, kısaca neden Glastonbury festivaline destek verdiklerini, dünyadaki eşitsizliğin, çevre duyarlılığının gelişmesi konusunda böyle büyük bir organizasyonun yaptığı katkıyı anlattı.

Dün öğleden sonra yağmur yağmaya başlamıştı ama festivaldeki coşkuyu hiç etkilemedi bu durum. Ayağına plastik çizmeyi geçirip, üstüne yağmurluk giyen herkes festival alanında oradan oraya gezip, barlarda çalan müzikle dans etmeyi sürdürdü. Festivalin resmi programına göre konserler bu akşam başlıyor, fakat dün akşam da bazı performansları yakalamak mümkündü. Ben, Michael Eavis'in davetinden erken çıkıp East India Youth'u görmek üzere Wow! sahnesine gittim. Üzeri kapalı, yan kısımları açık, orta boyutta bir sahne burası. Ondan önce çalan New Build ortamı öyle hareketlendirmişti ki, kalabalık East India Youth'u beklerken çalan DJ'in müziğiyle dans etmeye devam etti. New Build'i tanımayanlar için bilgi vereyim; Hot Chip'ten Al Doyle ile Felix Martin'in techno-pop projesi bu. Ancak East India Youth'un ekibi ses konusunda yaşanan sorunu gideremeyince, bekleyiş uzadı ve techno-pop'tan elektro-pop'a geçiş sorunlu oldu. Performansın başlaması yaklaşık yarım saat sarktı. Her şeyin tıkır tıkır işlediği bir festivalde pek rastlanan bir durum değildi. Beş görevli koşuşturup sorunu halletmeye çalışsa da, William Doyle sinir harbi içinde başladı setine. Başlar başlamaz da sesteki patlamalar sorunun giderilemediğini ortaya koydu. Önündeki Apple bilgisayarı ve omzundaki gitarıyla sahnede tek başına çaresiz görünüyordu Doyle. İlk albümünü bu yıl yayınlayan genç müzisyenin herhalde üzüntüyle hatırlayacağı bir deneyim oldu dünkü konseri. Kendisini ilk kez böyle kötü bir ortamda canlı dinlediğim için o performansa göre değerlendirme yapmayacağım. Festivalde başka bir gün tekrar çalacak ama yakalayabilir miyim bilmiyorum...

Wow! sahnesinden çıkıp Sasha'nın trance müzik sevenlerle buluştuğu Glade sahnesine gittim. Sahne önüne gitmeden önce kulaklık takmamı şart koştu görevliler. Sadece yardımcı olmakla kalmıyor, insan sağlığını da düşünüyorlar. Aşırı sese karşı kulaklıklarımı takıp fotoğraf çekmeye koyuldum. Ancak karanlıkta sadece flaş ışık kullanıldığından fotoğraf için uygun bir ortam yoktu. Sasha, bilindiği üzere kitleleri coşturmakta usta ve hünerinden hiçbir şey yitirmediğini bir kez daha kanıtladı dün gece.

Trance sevenleri Sasha ile başbaşa bırakıp festival alanının güneydoğusunda yer alan ve en çılgın eğlencelerin yapıldığı bölgeye yöneldim. Bundan sonraki günlerde ana sahnelerde izlemek istediğim konserler olduğundan, oraya gitmek için tek fırsat dün akşamdı. O bölgeye doğru ilerledikçe kalabalık arttı ve bir noktada izdiham boyutuna ulaştı. Eğer klostrofobi sorununuz varsa, oradan uzak durun derim; ben bir ara o kalabalıktan asla çıkamayacağımı düşündüm.

Yavaş yavaş ilerleyerek sonunda Block 9, Shangri Hell, Shangri-la, The Unfair Ground gibi ünlü alanların bulunduğu kısma vardım. Bu sözünü ettiğim yerler, festivalde rave kültürünün yaşatıldığı mekanlar. Burada The Cave, The Rum Shack, Snakepit gibi festivalin en underground mekanları da yer alıyor. Birbirine açılan iç içe geçmiş sokaklarda irili ufaklı bir sürü kulüp/bar var ve hepsi tıkabasa dolu. Ancak içerden birileri çıkarsa sizi alıyorlar. Ben, fotoğraf çekme iznim olduğundan hiçbirinde içeri girmekte sorun yaşamadım ama oraya gidenlerin bu durumu göze almaları gerekiyor. Etrafta dolaşırken bazı kısa videolar çektim. Belki ortamı anlatmakta yardımcı olur düşüncesiyle paylaşıyorum.





Bahsettiğim sokak şeklinde tasarlanan bölgede duvarlara, politik ve toplumsal sorunlara değinen, kapitalizm ile dalga geçen tasarımlar, grafikler asılmış. Böylece rave kültürünün yaşatıldığı bu bölge, festivalin politik mesajının en yoğun hissedildiği alanlardan birisi haline gelmiş. Gece karanlığında çektiğim fotoğraflardan bazıları aşağıda.






Worthy Farm'ın bir ucunda yer alan çılgın eğlenceden çıkıp neredeyse diğer ucunda yer alan çadırıma yine aynı güçlükle yürüdüm. Bir saat süren bu yürüyüş sonunda enerjim tamamen tükenmiş bir halde çadırımın içene süzülürken, gece tüm hızıyla sürüyordu ve yağmur hızlanmıştı.

(Fotoğraflar ve videolar bana aittir.)

Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate