17 Temmuz 2011 Pazar

Vitrindeki Albümler 76:


By on 10:51:00

© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet / 17 Temmuz 2011

LAMB- 5 (Strata Music)

1990’ların ikinci yarısında hayatımıza giren elektronik müzik ikilisi Lamb, 8 yıllık bir aradan sonra yeniden bir araya gelerek yeni bir albüm yayınladı. Drum & bass, caz ve trip-hop’ı kaynaştıran albümleriyle önemli bir hayran kitlesi kazanan ikilinin 2003’te çıkan "Between Darkness and Wonder" adlı albümden sonra birlikte çalışmaya ara vermesi birçok kişi gibi beni de epey üzmüştü.

Ancak hem şarkı yazarı, vokalist Lou Rhodes hem de prodüktör Andy Barlow, röportajlarda, maruz kaldıkları plak şirketleri baskısı karşısında müziklerinde izleyecekleri yol konusunda anlaşmazlığa düştüklerini söylüyorlardı.

Böylece her ikisi de kendi solo çalışmalarına ağırlık verdiler. Lou Rhodes, ayrılık döneminde akustik folk’a yöneldiği üç albüm yayınladı ve tura çıktı. Hatta kendisini geçen yıl Babylon’da çok güzel bir konserde dinleme olanağı bulduk.

Andy Barlow ise, çeşitli projelerde yine prodüksiyon yapmaya devam edip, farklı isimlerle kendi çalışmalarını da yayınlamaya devam etti.

Biz bu arada grubun “Gorecki”, “Gabriel”, “All Is In Your Hands”, “Cotton Wool”, “Feela” gibi unutulmaz şarkılarını dinleyip umutsuzca yeni bir Lamb albümü için beklerken iyi haber 2009’da geldi. Lou Rhodes, 3. albümünü Barlow’un evinin içinde yer alan stüdyoda kaydediyordu.

Aradan geçen zamanda her ikisi de kendi projelerini gerçekleştirmenin verdiği huzurla rahatlamış ve yeniden bir araya gelmeyi konuşur olmuşlardı. O sırada oturup tartışmış ve “Bundan sonra nereye gidebiliriz?”, “Devam edeceksek müzik nasıl olacak?” gibi hayati sorulara yanıt aramışlar.

Lou Rhodes’un eski albümlerde sesinin fazla işlenmiş olmasından rahatsız olduğu biliniyordu. Akustik albümlerinde kendi sesine duyduğu güveni daha da artınca, olabildiğince yalın bir ses olması konusunda talebi olmuş. Sonuçta parlak prodüksiyonlardan uzak durmak ve şarkının karakteri ne gerektiriyorsa onu izlemek konusunda anlaşmışlar.

Kendi kurdukları plak şirketinden yayınlanan albüm, ticari plak şirketi baskısından uzak bir ortamda yapıldığı için, hit çıkarmak gibi bir zorunluluk da hissetmemişler. Albümün finansmanının ise, tamamen hayranların grubun internet sitesinden verdikleri ön siparişlerle sağlandığını da belirtmek lazım.

Albümü dinleyince şu ortaya çıkıyor: Barlow, yine prodüksiyon ve miks yeteneklerini sergileyerek stüdyoda kontrolü elinde tutmuş. Belli ki, 1996 tarihli ilk albüm “Lamb”deki yalın soundu yakalama çabası ağır basmış. Peki yakalamışlar mı? Bu albümde bir “Gorecki” yok; ancak öyle bir şarkı bir grubun kariyerinde her zaman çıkmaz; o da bir gerçek.

11 şarkının yer aldığı toplam 41 dakikalık albümde Lou Rhodes, yine varoluş ve hayat üzerine duyguları yoğunlukla ortaya koyan sözler yazmış. Her biri aslında soyut konulardan söz ediyor; belli bir olay ya da kişi yok. Yumuşacık vokaliyle mükemmel bir yorumla söylediği şarkılar, insanı yine bulunduğu ortamdan alıp başka bir boyuta taşıyor.

En çok etkilendiğim şarkı, yaylıların ön plana çıktığı “Wise Enough” oldu. İnsan zihninde müthiş sinemasal bir etki yaratıyor. Albüm kartonetinde bu şarkının nakarat kısmının önce ortaya çıktığı ve bunun etrafında bir şarkı oluşturmanın çok zor olduğu yazıyor. Neredeyse üzerinde çalışmaktan vazgeçip bir kenara koyacaklarmış! Sonra birden tümünü yeni baştan alıp, her şeyin yerli yerine oturduğu bir kayıt yapmayı başarmışlar. Canlı dinlemeyi en çok beklediğim şarkı bu.

Bunun yanı sıra albümde olmasa daha iyi olurdu dediğim bir şarkı da var. “Build a Fire”daki baskın elektro gitar kullanımı zorlama olmuş. Birden sıradan bir Amerikan rock grubunu dinler gibi oluyorsunuz, sonra yeniden sular duruluyor ama şarkının karakteri albümün geri kalanıyla uyumsuz olmuş kanımca.

Dikkat çeken bir şarkı da Damien Rice ile düetin yer aldığı “Back to Beginning”. Aslında Andy Barlow’un “Lowb” albümünde yer alması düşünülen bu şarkı son anda Lamb albümüne girmiş. Albüme “bonus track” olarak eklenmiş ve çok açık ki diğer şarkılarla bir doku uyuşmazlığı var.

İlk dinleyişte değilse de, ancak birkaç kere dinledikten sonra her şeyin yerli yerine oturmaya başladığı albümlerden birisi “5”. Buna olanak verilirse, kaliteli prodüksiyonu ve Lou Rhodes’un olağanüstü güzel sesiyle iyi bir dönüş albümü. Ancak hepimiz biliyoruz ki, elimiz Lamb’i özlediğimizde 1996 ve 1999 albümlerine gidecek elimiz. Yeri çok zor doldurulacak albümler yapmanın bedeli bu.

Lamb’i sekiz yıl sonra yeniden bir arada görmek sevindirici. 30 Eylül akşamı Salon’da buluşacağız kendileriyle!





-

Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate