10 Mart 2013 Pazar

Diode & Rick Holland- The King Krill (WW Records)


By on 07:54:00

© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet / 10 Mart 2013

İçinde yaşadığımız dijital çağın müzik açısından en iyi özelliği, müzik üretiminde ve paylaşımında sağladığı olanakların çeşitliliği. 2000’li yıllarla ilgili pek çok şikayetim olsa da, şükran duyduğum yanlarından biri bu. Bunu bir kez daha duyumsadığım güzel bir etkileşim oldu geçen haftalarda. Rick Holland, sosyal medya aracılığıyla beni buldu, yeni albümü hakkında bilgi verdi ve dinlemem için albümü gönderdi.

Holland, çalışmalarını izlediğim İngiliz bir şair. İlgiyle takip ediyorum yazdıklarını; çünkü sözcük kullanımını, yazım tarzını seviyorum. Elbette Brian Eno ile yaptıkları 2011 tarihli “Drums Between the Bells” adlı albüm de, müzikle kurduğu ilişkiyi çok daha belirgin bir hale getirdi. Bir röportajda, sözcüklerin kendisinin ritmi dikte ettiğini, yazdığı şiirlerde müzik ve ritimle kurduğu içgüdüsel ilişkinin büyük rol oynadığını söylemiş, şiir ve müzik arasında kurduğu bağlantıyı Rakim’in söylediği şu sözü alıntılayarak anlatmıştı: “John Coltrane’in saksofon çalışına benzer bir şekilde kafiye yaratmaya çalışıyorum.

Rick Holland sayesinde haberdar olduğum “The King Krill”, Old Man Diode (OMD) adlı İngiliz prodüktör ile birlikte kaydettikleri bir albüm. Holland’ın yazdığı sözleri OMD’nin müziğiyle buluşturan şarkıların karanlık ve türler arasında geçişler yapan deneysel bir soundu var. Albüm, sadece Rick Holland ile OMD’nin yaratıcı güçlerini buluşturmakla kalmamış, aynı zamanda şarkıların birçok vokalistle kaydedilmesi de sounda çok farklı renkler katmış. Ozan şarkıcı Beth Rowley, Stateless grubundan Chris James, Roni Size’ın drum and bass kolektifi Reprazent ile yaptığı çalışmalardan tanıdığımız Onallee, multienstrümantalist, caz bestecisi Andrew Plummer ve dans müziğinin yeni kraliçelerinden I am FYA, birlikte çalıştıkları vokalistler.

Şarkıların ortaya çıkış süreci, müziğin ardındaki ruhu da ortaya koyması bakımından ilginç. Holland’ın söylediğine göre iki türlü yöntem izlenmiş kayıt sürecinde. Birinde, Diode’nin yarattığı ritim ve vuruşlara yanıt olarak Holland’ın yazdığı sözler vokalistler tarafından yeniden yorumlanmış ya da stüdyoda aralarında yaptıkları konuşmalar sonucunda vokalistle birlikte yazılmış. Bu şekilde üç başlı bir süreçten süzülenler albüme girmiş. Rick Holland, “Ne zaman yazdığınız bir şiiri bir başkası okusa, o şiirin taşıdığı anlam yazardan bağımsızlaşıp başka bir yere varır,” diyor. Yazdığı şiirlerin vokalistler tarafından yorumlanarak dönüşmesini gözlemlemek, onun açısında da heyecan verici bir deneyim. Sonuçta albüm, Rick Holland-Diode işbirliğini de aşan üçlü bir katmanı temsil ediyor. Farklı etkilerin yansımasının sonucu olarak da sound, dans müziği, caz, drum and bass ve elektronikanın ağırlıkta olduğu bir tür karışımı.


Şarkılara karakterini veren vokalistlerin seçimindeki başarıya özellikle dikkat çekmek isterim. Albümdeki favori şarkım, ikinci single “Still Silver”da Chris James’in parlatılmamış, içten ve hüzünlü yorumunu olağanüstü güzel buldum ama diğer şarkılardaki vokaller de çok etkileyici. “Stink”te Andrew Plummer’ın güçlü baritonu, “Rise Again”de Beth Rowley’in pürüzsüz sesi, insanı şarkıların tam ortasına çekiyor. Geçen hafta Atoms for Peace albümü hakkında yazdığım yazıda, grubun insan sesi ile makinelerin çıkardığı seslerin nerede işin içine girip nerede devre dışı kaldığının tam olarak alaşılmadığı bir sound yaratmayı amaçladığını belirtmiştim. OMD ile Rick Holland’ın müziğinde o tür bir belirsizlik yok; insanla makinelerin mükemmel bir birlikteliği bu ama neyin nerede durduğu sisler arasında kalmamış. 


Şarkılardaki yoğun karanlık, vokalistleri hep yalnız hayal etmeme neden oluyor. Makinelerin yarattığı atmosferde yalnız olsalar da, sesleri güçlü çıkıyor. Albümün kapanışını yapan “Clearing Song”, daha önceki şarkılarda duyduğumuz vokal kesitlerini bir potada eriten, kapkaranlık bir sound. Bu yıl şu ana kadar duyduklarımın en iyilerinden birisi. İçime ürperti veriyor; insan sesleri ne diyor tam olarak anlayamıyorum ama duyuyorum onları. Aynı kapak görselindeki gibi, onları sanki bir jaluzi perdenin aralıklarından belli belirsiz görsem de var oldukları kesin; şarkının sonunda bir an müzik susuyor, bitiş noktasını kadın vokalistin sesi koyuyor. 

“Still Siver”a çekilen klipteki görüntülerle bu bitiş arasında bir çeşit paralellik de kurdum. Karanlık bir dans pistinin ortasında duran, sargı bezleriyle birbirine bağlanıp, gözleri kapanmış bir çiftin yaşadığı izolasyon, yalnızlaşma duygusu hakim şarkılarda. Yalnızlaştıkça zorunlu bir yakınlaşma da söz konusu olabilir. Korunmaya çalıştıkları modern dünyanın makineleşmiş atmosferinde verdikleri sesler, belki de o nedenle çok dokunuyor insana. Olan biten sen ve benim hakkımda diyen ses bunu anlatıyor olmalı.

Rick Holland ve Diode, albümdeki şarkılardan birine yapılan remiksi blogumda yayınlamam için bana ilettiler. "Still Silver" Beasley remiksi paylaşıyorum.


-

Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate