16 Ağustos 2009 Pazar

Rock Yıldızlarının Paradoksu


By on 15:16:00

© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet Hafta Sonu/ 15 Ağustos 2009

Son aylarda sık sık basında U2 ve Bono’ya methiyeler düzen yazılar görüyorum. Grubun 360° adlı dünya turnesinin ne kadar görkemli olduğunu anlatıyor herkes.

Bono’nun yaptığı tanıma göre, konserde kullanılan sahne, “Gaudi tarafından tasarlanan bir uzay istasyonunu” andırıyor. Bu turne için özel olarak tasarlanan sahnenin özelliği, şu ana kadar bir konserde kullanılan en büyük ve dönüştürülebilir ilk LED ekranına yer vermesi...

U2'yu performansı sırasında 360 derece çevreleyen ekran, görüntüleri sürekli değiştirip toplam 500 bin piksellik bir video kalitesinde izleyicilere anında aktarıyor. Grubu böyle bir sahnede dinleyenler de mest oluyor...

O kadar ki, dev konser organizasyon şirketi Live Nation’a ödedikleri astronomik bilet fiyatlarını bile umursamıyorlar.

“Satan memnun, alan memnun” gibi bir durum olarak gözükse de, işin hoş olmayan bir yanı da var. U2’nun yaklaşık 400 milyon dolar kazanmayı garantilediği turne, gerçekte grubun “çevreci” tavırlarının nasıl göstermelik olduğunu da ortaya koyuyor.

Bono, bir yandan “Gezegenimizi gözetmek konusunda artık daha özenliyiz,” diyor; bir yandan da U2 konserlerinde salınan karbon miktarı, akıl almaz boyutlara ulaşıyor.

The Guardian gazetesinde çıkan bir habere göre, grubun bu turnesinde ortaya çıkan karbon miktarı, Mars’a gidiş ve dönüşü kapsayan bir seyahatte salınacak karbona eşit...

Ya da başka şekillerde ifade edilirse, şu sonuçlar bulunuyor: U2’nun Londra Wembley Stadyumu’nda verdiği bir konserde, 90 bin kişilik kalabalığın tümünü Londra’dan Dublin’e uçakla götürmeye yetecek kadar karbon salınıyor.

Grubun neden olduğu karbondioksit oranı, 6500 İngiliz’in bir yıl boyunca ürettiği ortalama karbondioksite eşit; ki bu da bir ampulün 159.000 yı boyunca hiç durmadan yanmasıyla ortaya çıkan karbondioksit miktarıyla aynı...

FIRST CLASS UÇUŞLA GETİRTİLEN ŞAPKA

U2 elemanları, eleştiriler karşısında, turne dolayısıyla meydana gelen karbon salınımını dengelemeye çalıştıklarını söylüyor. Ama çevreciler, bunun olanaksızlığını ortaya koyacak ilginç bir bilgi daha veriyor: U2’nun doğaya verdiği zararı yok etmesi için yılda 20.118 adet ağaç yetiştirmesi gerekli...

Aslında Bono’nun ikiyüzlü tavırları bu turne ile başlamadı... En sevdiği şapkasını British Airways’in 1. sınıf uçuşuyla İtalya’ya getirtmek için 1700 dolar verdiği biliniyor.

"Sana ne adamın parası varsa getirtir. Üstelik o dünyayı turlayan bir rock star,” diyenler çıkabilir. Rock yıldızlarının sürdüğü abartılı hayatların, çevreci yaklaşımlarla pek de uyum göstermediği doğru...

Ama Bono gibi, Afrika’daki açlığı sona erdirme iddiasında olan bir adamın o abartının boyutlarına dikkat etmesi beklenir. Üstelik kendisi, “şarkılarındaki ana hedefin, insan kalbinin ikiyüzlülüğü” olduğunu söylüyor...

Nitekim, Bono’nun bu davranışı, çoğu kişinin tepkisini çekmiş ve The Wall Street Journal’ın sitesinde, o 1700 dolarla Afrikalılara yardım için neler yapılabileceğine dair bir liste yayınlanmıştı: AIDS hastası 42 öksüz ve yetim çocuğun bir ay boyunca bakımını sağlamak da bunlardan biriydi...

LIVE EARTH'DEKİ İKİYÜZLÜLÜK

Bu yazıya turneleri güncel olduğu için U2 ve Bono ile başladım; ama eleştirilmesi gereken yalnızca onlar değil tabii. 2007’de düzenlenen ve yeryüzünün en “çevreci” etkinliği denilen Live Earth konserinde yaşanan skandalı da unutmamak lazım.

Etkinliği televizyonlardan canlı izleyen iki milyon insana, “Çevreyi koruyun, kullandığınız elektriği, benzini azaltın,” uyarıları yapan müzisyenler, bir yandan da bunun tam tersi davranışlar sergiliyordu.

Onlardan biri de Madonna’ydı. Son turnesinde de çevreye zarar vermek konusunda U2’dan aşağı kalmadı. Hâlâ yanında 100 teknisyen, dansçılar, kuaförler, aşçılar, menajerler, asistanlar ve ailesi ile büyük bir kalabalık halinde özel jetlerle seyahat ediyor, en fazla yakıt tüketen arabaları kullanıyor...

Anlaşılmaz olan da bu... “Büyük rock yıldızı olunca paradokslar görmezden gelinir,” diye mi düşünüyorlar acaba?

Öyleyse, turnelerinde karbon salınımını azaltmak için her türlü yolu deneyip, ekipmanı gemilerle taşıtan Radiohead grubu aptal mı? Hiç sanmıyorum. Çünkü onlar, dudak uçuklatan sahne tasarımları olmadan da, yaptıkları müzikle dünyanın en iyi rock grubu olmayı başardılar.

Ama kimbilir; belki de abartılı sahnelerin, dev sayıların arkasındaki neden, o karşı konulmaz egodur. O ego, “less is more” deyişinin güzelliğini hiç göremedi zaten...

Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate