23 Ağustos 2009 Pazar

Green Day'den Yeni Bir Sert Çıkış


By on 12:57:00

© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet Hafta Sonu/ 22 Ağustos 2009

Amerikan rock müziğinin muhalif tavırlı grubu Green Day, sekizinci albümü “21st Century Breakdown” ile yine müzik gündemine oturdu.

Albümdeki şarkılar, gerçekten de dinleyenin kafasına balyoz gibi inen toplumsal hicivlerle dolu. Green Day’in hedefi, bu kez din ve muhafazakarlık baskısının öne çıktığı 2000’lerin ilk yılları...

Bomba, silah, savaş, kan, protesto ve umutsuzluk temalarının işlendiği albümün zamanlamasının yanlış olduğunu düşünenler epey çok. Ne de olsa, Amerika’nın ilk siyahi başkanı, barış ve diyalog vaatleriyle Beyaz Saray’a yerleşti...

Ama acaba kısa bir süre önce olanlar, hemen unutulabilecek kadar etkisini yitirdi mi? Yoksa birilerinin çıkıp hâlâ nasıl bir dünyada yaşadığımızı hatırlatması yerinde mi?

DEVLET, DİN VE MUHAFAZARLIK BASKISINA KARŞI

Bana sorarsanız, Gren Day’in her türlü baskıya ve politikacılar tarafından aptal yerine konmaya karşı gelişi, çok da yerinde. Üstelik bunu Christian adlı bir genç ile sevgilisi Gloria’nın aşk hikayelerinin üzerinden anlatması, albümü daha da ilginç kılıyor.

Grup elemanları, her ne kadar konsept bir albüm yapmadıklarını söyleseler de, şarkıların üç ayrı bölümde toplanması, bu görüşü çürütüyor sanki...

Albüm, sanki uzaklarda çalan bir radyodan gelen sesle başlıyor: “Bize bombalardan ve sonsuzluktan daha gürültülü bir yüzyıl şarkısı söyle...

Ardından gelen “Kahramanlar ve Sahtekarlar” adlı ilk bölümün en vurucu şarkısı, albümle aynı adı taşıyan “21st Century Breakdown” (21. Yüzyılın Çöküşü).

Özgürlüğe methiyeler düzüyorum/ ‘İtaat Etme Özgürlüğüne’ ” diyor şarkı... Sahte kahramanlara ve sahtekarlara inanmayı sürdüren Amerika’ya “kendine gel” uyarısı yaparken, John Lennon’ın “Working Class Hero”suna gönderme yapıyor.

Şarlatanlar ve Azizler” adlı ikinci bölümde, 11 Eylül ve Irak savaşından sahneleri hatırlatan çağrışımlar çıkıyor karşımıza. Son bölümse, “At Nalları ve El Bombaları”... Bu bölümde, her türlü kitle iletişim aracı kullanılarak uyutulan halkın acıklı durumu anlatılıyor.

Yazının başında da belirttiğim gibi, bütün bunlar son aylarda yaşanan bir “Amerikan rüyasına” kendisini kaptıranlar için fazla iç karartıcı olabilir. Ama unutmayın ki, Bush’lu günlerin üzerinden çok fazla zaman geçmedi. Bu albüm, çok açık ki, o kaotik dönemin bir yansıması...

GREEN DAY VE PUNK ROCK

Şarkılarda ele alınan temaların dışında, albümle, daha doğrusu Green Day’le ilgili süren bir tartışma daha var: “Green Day, punk rock grubu mu değil mi?” Beş yıllık bir aradan sonra bu bitmez tartışma, bugünlerde yeniden alevlendi...

1987’de kurulan Green Day, California punk rock sahnesinde doğup gelişti. İlk kayıtlarını bağımsız plak şirketinden yayımladıkları dönemde ana akımda başarı kazanmadılar.

Ama ne zaman ki, Reprise Records ile anlaşıp 1994’te “Dookie”yi çıkardılar; büyük ticari başarı da ardından geldi. Artık punk olmadıkları, yaptıkları müziğin de radyolarda çalınmaya daha uygun melodik pop-punk olduğu yolundaki eleştiriler de o sırada duyuldu.

Bunlara karşılık, “Zaman içinde müziğimiz değişse de biz değişmedik. Punk, hayattaki duruşla ilgilidir,” diyerek yanıt verdiler.

Punk rock’ın hızlı davul vuruşları, deforme edilmiş gitarlar, bütün dünyayı karşısına almış gözüken kızgın vokalistlerin ötesinde bir duruş olduğu doğru. Fakat sorun, Green Day’in ilk dönemlerindeki o duruşun da değişmesi...

Ticari başarı kazandıktan sonra yaptıkları tercihler de bunu gösteriyor. Bir kere, “düzen karşıtı” olduğunu söyleyen punk rock grupları, dev plak şirketlerinden albüm çıkarmaz.

Çünkü milyonlarca albüm satıp ana akıma dahil olduktan sonra punk felsefesini savunmanıza olanak kalmaz. Gerçek punk rock grupları, MTV ekranlarında boy göstermez... Şarkıları, Hollywood dizilerinin müziği olmaz...

Bu nedenle, ben bu tartışmaya yıllar önce, “Dookie” çıktığı sırada noktayı koydum: Green Day, belki punk etkili power pop grubu olabilir; fakat artık punk rock grubu değil...

Fakat sonuçta bu, Green Day’in başarısının önüne geçecek bir tartışma da olmamalı. Yaptığı müziği kendi içinde değerlendirirsek, “21st Century Breakdown”, grubun bir önceki albümü “American Idiot”un izinden giden bir çalışma.

Rock opera olarak tanımlanan o albümle “En İyi Rock Albümü” dalında Grammy kazanmışlardı. Bu yeni albüm de Grammy alır mı bilinmez; ama en az onun kadar ilgi çekecek gibi gözüküyor...

Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate