20 Kasım 2013 Çarşamba

Olafur Arnalds'la Bir Sonbahar Akşamı


By on 13:08:00

Olafur Arnalds'ı iki yıl önce bir şubat akşamında ilk defa yine Salon'da canlı dinlemiştim. Dün akşam onu dördüncü kez, güzel bir rastlantı sonucu yine Salon sahnesinde görme olanağı buldum. 2011 konserinde, genç müzisyene üçü kemanda, biri çelloda dört kadın müzisyen ve bir laptop teknisyeni eşlik etmişti. O konser için yazdığım yazıda, piyano ile yaylıların söyleştiği konserlerdendi demiştim. Dün de yine başrolde Olafur Arnalds'ın piyanosu vardı ama bu kez piyanonun tınılarına sadece bir kemancı ve bir çellist karşılık veriyordu. Laptop teknisyeni gitmiş, onun yerine de Olafur Arnalds'ın piyanonun üzerine yerleştirdiği bir iPad gelmişti. Aslına bakarsanız, iPad'in gelişi elektronik seslerin artmasını da beraberinde getirmiş; dün gece Salon'un üst katından Olafur Arnalds'ın müziğine iPad katkısı rahatlıkla izlenebiliyordu. Keman gerçekten çalarken bile keman loop'ları ile destekleniyor, yaylılar olmadığında da yaylı sesleri sahneyi doldurabiliyordu.



Bunları olumsuz bir eleştiri olarak yazmıyorum; sadece konser yazısında yapmak zorunda olduğum bir tespit. Çünkü ben elektronik müziği eleştirenlerin savunduğu klasik argümanı benimsemiyorum. Orada iPad'den hangi seslerin, ne zaman çıkacağına karar veren ve onları oraya yerleştiren de müzisyenin kendisi. Müziği, duyduğunuz seslerin bir bütünü olarak değerlendiriyorsanız ve duyduğunuz o bütünün sizde yarattığı duygularla ilgiliyseniz, elektronik ekipmanın devreye girmesinden rahatsız olmak anlamsızlaşıyor. Björk'ün iPad üzerinde albüm yapması da bana göre dahiyane bir işti. "Biophilia" adlı albümü konserde canlı dinlediğimde, iPad'in sahnede başat rol üstlenişine orada da tanık oldum. Ancak bu demek değil ki, klasik enstrümanlar tamamen devre dışı. Olafur Arnalds dün piyanosunun tuşlarına her zamanki gibi sihirli dokunuşlar yaptı, diğer müzisyenler de aynı derecede büyük bir hassasiyetle yanıt verdiler.

Olafur Arnalds, konserlerinde dinleyiciyle sıcak ilişki kurmayı seven bir müzisyen. Mutlaka her seferinde esprili hoş anekdotlarla salondakileri güldürüyor. Dün de İzlanda ile Hırvatistan'ın Dünya Futbol Şampiyonası için yaptığı maçı sahne arkasında canlı izlediklerini ve kendisi futbol sevmese de bunun İzlanda için büyük bir olay olduğunu anlatıp, "Konser sırasında sahne arkasından çığlık ya da bağırtı duyarsanız, nedeni bu; ekipteki arkadaşlar bana da haber verecek," dedi. Maç konusu daha sonra konser boyunca sürdü. "For Now I Am Winter" adlı albümünde vokalde yer alan Arnor Dan sahneye geldiğinde de aralarında maç üzerine espriler yaptılar.

Henüz 27 yaşında olmasına karşın, yaptığı müziğin kırılganlığı öylesine etkileyici ki, o şarkıları besteleyen birisinin şarkı aralarında günlük hayatın sıradan konularından söz etmesi insana garip geliyor. Aslında Türkiye gibi öfkenin, şiddetin, hoyratlığın hayatın hemen her alanında hissedildiği bir ülkede, dokunuşu öylesine yumuşak, sakin bir müziği dinlemek başlı başına tezat yaratıyor. Sokakla salon arasındaki dev uçurum böyle konserlerde daha çok çarpıyor insanı. Ama her şey sadece 1.5 saat için… Sonrasında İstiklal Caddesi'ne adımınızı attığınız anda o hiç bitmeyen kakofoni sarıyor etrafınızı.



Arnalds'ın müziğini dinlediğimizde çoğumuz hüzün hissediyoruz ama ilginç olan şu ki, kendisinin de söylediği gibi "her hüzün kalp kırıklığıyla ilgili değil; hüznün de çeşitleri var." Polonya'ya kabus dolu bir yolculuktan sonra yazdığı "Poland" gibi mesela… Konser sırasında "Ljósið" adlı şarkısının hikayesini de duyunca, müziğinin arkasındaki esin kaynaklarının bizim düşündüğümüz gibi olmayabileceğini daha iyi anladık. O şarkıyı aslında küvet üreten bir firmanın reklamı için yazmış ama reklamcılar beğenmeyince, o da internetten bedava yayınlamış. "Sonra aniden en çok sevilen şarkım da o oldu. Bazen Youtube'daki yorumlara bakıyorum. 'İzlanda'nın doğasından çok etkilenmiş olmalı!' diyenler oluyor. Oysa o küvet için yazılmıştı ama bir daha asla küvet reklamı için müzik yapmayacağım," derken mekandaki herkes gibi kendisi de gülüyordu.

Konserde hem eski kayıtlarından hem de bu yıl yayınladığı albümden (12 şarkılık albümden 6 şarkı)  şarkıları çaldı Arnalds. Geçen konserde görseller doğanın muhteşemliğini gösteren imajlarla doluydu. Bu defa salon çok karanlıktı, konserin genelinde müzisyenleri net görmek olanaklı değildi. Sadece sahne üzerine yansıtılan ve ne olduğu tam anlaşılamayan ışıklar vardı.

Bis öncesinde İzlanda'nın Dünya Futbol Şampiyonası hayalinin de sona erdiğini duyurdu Olafur Arnalds. Klasik müziği indie dünyasına büyük bir başarıyla taşıyan bu genç yeteneği alkışlayıp hoyrat dünyaya geri döndük. Konser salonları birer sığınak bu gezegende.

Şarkı listesi:
Þú Ert Jörðin - Tomorrow's Song - Poland - Ágúst - Hands be still - Only the Winds - Gleypa Okkur - 3326 - We (too) shall rest - Undan Hulu - For Now I Am Winter - A Stutter - Old Skin - Near Light // Lag Fyrir Ömmu 



(Konser videosu bana aittir. Konser sırasında mekan çok karanlık olduğundan görüntü de öyle ama dinlemek isteyenler olabilir diye düşündüm.)



Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate