30 Ekim 2011 Pazar

Vitrindeki Albümler 90: Björk -Biophilia (One Little Indian)


By on 10:09:00

© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet / 30 Ekim 2011

2000 yılına girdiğimizde, “21.yüzyılın ilk App albümünü kim yapar?” diye sorsaydınız, “Björk ya da Brian Eno” derdim. İlki yaptı. Yaşadığımız çağın en yaratıcı müzisyenlerinden birisi Björk; her zaman yeniliklerin peşinde oldu, sınırları zorladı, deneysellikten hiç vazgeçmedi ve bütün bunları yaparken de tüm dünyada hayranları olan popüler bir isim olmayı da başardı.

Sekizinci stüdyo albümü “Biophilia”, doğa, müzik ve teknoloji arasında kurulan ilişkinin geldiği en son nokta; insanın gözlerini faltaşı gibi açıp, ağzını açık bırakacak kadar ilginç ve çok farklı bir görsel-işitsel çalışma.

Albümde yer alan 10 yeni parça iPad üzerinde kaydedilmiş. Ses teknisyenleri ve görsel tasarımcılarla bir ekip oluşturan Björk, bir yandan yeni aletler tasarlamış, bir yandan da her bir şarkı için özel App geliştirmiş.

Örneğin İzlanda’nın tek borulu org üreticisi sanatçı Björgvin Tómasson ve Matt Nolan ile birlikte “Gameleste” (Gamelan ile Celeste enstrümanlarının birleştirilmesiyle elde edilmiş) adlı yeni bir alet yaratmış.



“Biophilia” hem geleneksel albüm formatında hem de App albümü olarak yayımlandı. Albümü iPad üzerinde deneyimlemek isterseniz, bambaşka bir dünyaya götürüyor sizi. Önce David Attenborough’nun sesinden Björk’ün bize müzik ve teknoloji aracılığıyla doğanın harikalarını sunduğunu duyuyoruz. Sonra üzerinde 10 tane yıldızın bulunduğu bir galaksi çıkıyor önünüze. Her bir yıldız bir şarkıyı temsil ediyor.



Şarkı sözlerini ve ayrıntılı analizleri okuyup, albümü şarkıları temsil eden renkler eşliğinde dinlemek olanaklı. Ama bir App’in içine girip “Başlat” dediğinizde Björk ve ekibinin her şarkı için yarattığı görsel tasarımlar yani bir tür video oyunu çıkıyor karşınıza. Sadece sesleri değil, görsel tasarımı da değiştirip kontrol edebiliyor, farklı sesler ve ses tonları yaratabiliyor, kendi remikslerinizi yapabiliyorsunuz.

Thunderbolt” adlı parçada şimşek çakışlarını artırıp yeni vuruşlar ekliyor, “Hollow”da DNA üzerindeki proteinlerin yerini değiştirip ritmi farklılaştırabiliyorsunuz, “Virus”da hastalık yapan mikropları yok edip parçayı uzatabiliyorsunuz.



Bütün bunlar teknoloji ve video meraklıları için olduğu kadar, ses üzerine çalışan profesyonel müzisyenler için de çok ilginç. Ancak “Albümü iPad üzerinden değil, bildiğimiz eski yollardan dinlersem nasıl?” diyorsanız, kanımca Björk’ün bugüne kadar yaptığı en iyi çalışmalardan birisi.

Albümü radyoda çalınamayacak kadar deneysel bulanlar olduğunu biliyorum ama bu zaten Björk gibi bir sanatçının umurunda değil. Yine de öyle düşünenlerin albümü birkaç kere can kulağıyla dinlemesini öneririm. İlk dinleyişte değilse de, insanı zamanla yakalayan çok güzel şarkılar var “Biophilia”da.

Her bir şarkı için evrenden ve insan hayatından bir tema belirlemiş Björk. Örneğin “Hollow”da odak noktası, tek hücreli varlıklardan insana doğru giden evrim ve DNA’nın gelişimi; “Mutual Core”da yer kabuğundaki tabakaların duygularla ilişkisi; “Virus”da kendi kendini yok eden ve tedavisi olmayan ilişkiler. Şarkı sözlerinde doğa olayları ile duygular arasında kurulan ilişkiler son derece etkileyici.



Akustik ile elektroniği içi içe geçiren, herhangi bir tür içinde tanımlaması zor, karışık bir sound söz konusu albümde. Ben müziğin görselleştirilmesi konusunda hassas olan insanlardan biriyim. Müziğin öncelikle kulağa hitap ettiğini ve bu nedenle görsel unsurlarla fazla ilişkilendirildiğinde geri plana düşeceğinden çekinirim. "Peki burada da öyle bir çekincen yok mu?" diye sorarsanız, yapılan çalışmayı görüp albümü dinledikten sonra "yok" derim.

Çünkü her ne kadar App albümü olarak yapılandırılsa da, şarkılar kendi kendine de var olacak kadar karakter sahibi. App'ler üzerinden elde edilen deneyim ile albüm deneyimi bambaşka. Her ikisi de ayrı bir dünya açıyor izleyene/dinleyiciye.

Müzik üretme, dinleme ve müziği dinleyiciye sunma yöntemlerinde çok çarpıcı bir devrim yaratıyor “Biophilia”. Mutlaka bundan sonra gelenlere yol gösterici olacak önemli bir ilk. Müziğe eşlik edecek görseller sunmuyor, müziğin resmini çekiyor.



-

Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate