30 Ocak 2011 Pazar

Vitrindeki Albümler 55:


By on 18:48:00

© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet/ 30 Ocak 2011

BRITISH SEA POWER-Valhalla Dancehall (Rough Trade)

Alternatif rock’ın başarılı gruplarından British Sea Power (BSP), 2008’de Mercury adayı olan “Do You Like Rock Music?” adlı çalışmasıyla, o yılın en iyi albümler listelerinde yer almıştı. Hemen ardından 2009’da “Man of Aran” belgeseline tamamen enstrümantal soundtrack albümü yaptılar. Şimdi de yılın ilk ayında yepyeni bir albümle tekrar gündemdeler.

Özellikle entelektüel şarkı sözlerindeki çarpıcı anlatım ile Pixies ve Joy Division’ı hatırlatan müzikleri nedeniyle her zaman ilgiyle takip ettiğim gruplardan biri oldu BSP. İki yıl önce de, Phonem by Miller kapsamında İstanbul’daki dinamik canlı performanslarına tanık oldum.

BSP, farklı sesleri denemeye eğilimli olduğu için, her albümlerini heyecanla bekliyorum. Bu dördüncü albümde de yine siren gibi çalan gitarlar ve bomba gibi perküsyonlar var; ancak sounda yeni bir şey eklenmemiş, fazla şaşırtıcı ses deneyleri yok.

Yanlış anlaşılmasın; elbette BSP yeni ses arayışlarından vazgeçmiş değil. Yine doğal olarak kaydedilen veya synthesizer yardımıyla elde edilen hayvan seslerinden yararlanılmış ama BSP'yi tanıyanlar bilir; bunlar, onlar söz konusu olduğunda artık alışılmış bir durum.

Gitarı öne çıkarıp stadyumları coşturacak nitelikte Arcade Fire’ı hatırlatan hızlı parçalar (Who's in Control, We Are Sound, Thin Black Sail); pop sounduna daha yakın synth ağırlıklı şarkılar (Living Is So Easy, Georgie Ray, Heavy Water) ve atmosferik, post-rock türü parçalar (Luna, Cleaning out the Rooms, Baby, Once More Now) arasında bölünmüş albüm.

Başka bir gruptan konuşuyor olsaydık, bu albümün deneysellik sınırlarını zorladığını söyleyebilirdim. Ama BSP'ı düşündüğümde, kısa bir tanımlamayla, sound olarak iyi bir bileşim yansıtan, tipik bir BSP albümü diyebilirim.

Benim en çok beğendiğim iki şarkıdan birisi, synth ağırlıklı gotik sounduyla Joy Division'ı anımsatan "Mongk II" ve Ray Bradbury ile George Orwell'in ilk isimlerinden oluşan adıyla dikkat çeken muhteşem balad "Georgie Ray". Albümün en deneysel soundlu iki şarkısı da bunlar.

Grup üyelerinin açıkladığına göre, şarkıların esin kaynakları, eski Playboy dergileri, nüfus kontrolü, Dadaist sanatçı Kurt Schwitters, doğa, "Fransız Hitchcock"u denilen Henri-Georges Clouzot. Tek başına bu bilgi bile albüme olan merakı artırıyor! Indie rock sevenlerin bu merakın peşinden gitmelerini öneriyorum.





Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate