8 Mart 2009 Pazar

U2, Tam Formunda!


By on 04:11:00

© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet Hafta Sonu/ 7 Mart 2009

Yılın en merakla beklenen albümü bu hafta yayımlandı. İrlandalı rock grubu U2, 5 yıl sonra, “No Line on the Horizon” (Ufukta Çizgi Yok) adlı albümle etkileyici bir dönüş yaptı.

Doğrusu,1991 tarihli “Achtung Baby”den bu yana hiçbir U2 albümünü bu kadar severek dinlememiştim. Özellikle, 2004 albümü “How To Distmantle an Atomic Bomb”u düşünecek olursak, aradaki fark büyük...

Ben, hiçbir zaman U2 hayranı olmadım; ama “One”, “Where the Streets Have No Name”, “With Or Without You”, “Lemon”, “Even Better Than the Real Thing” gibi şarkıları hep severek dinledim. Grubun özellikle alternatif rock ve dance müziği ile flört ettiği 90’lı yıllardaki çalışmaları, heyecan vericiydi.

Bana göre, rock tarihinin en güzel albümlerinden birisi olan “Achtung Baby”nin başarısının ardında, Brian Eno ve Daniel Lanois vardı. U2 daha sonraki albümlerinde de bu iki isimle bazı çalışmalar yaptı, ama esas prodüktör koltuğunda başka isimler de oturdu.

Şimdi bu yeni albümle yine doğru olanı yapmışlar ve prodüktörlüğü tamamen bu iki büyük isme teslim etmişler. Bununla da kalmayıp, her ikisinin de şarkı yazımına doğrudan katkı yapmalarını istemişler. Sonuç gerçekten başarılı. 11 şarkılık albümde 7 şarkı Lanois ve Eno ile ortak yazılmış. İki şarkının sözleri de, yine bu iki müzisyenle Bono’nun ortak eseri.

SINIRLARI ZORLAYAN, YARATICI BİR ALBÜM


“No Line on the Horizon”da, U2’nun çarpıcı ve melodik soundunun yeni katkılarla geliştirildiğine tanık oluyoruz. The Edge gitarıyla bir kez daha parlıyor, ritim düzenlemelerini ve programlamayı yapan Brian Eno’nun ambient katkıları kulağımıza takılıyor. Ve diyoruz ki, U2 bir kez daha sınırları zorlamış.

Bu albümde yaratıcı bir sound yakalanmasının nedenlerinden birisi de, grubun kayıt çalışmalarının bir bölümünü Fas’ın Fez kentinde yapması. Bir otelin avlusunu stüdyoya dönüştürüp çalışmalarını orada sürdürmüşler. Müzisyenlerin, kendi kültürlerinden farklı ortamlarda yaptıkları kayıtlarda değişik sesler yakaladıkları ve ortamdan etkilendikleri bir gerçek.

Bu albümde de, Eno ve Lanois ile birlikte yazılan “Fez- Being Born” adlı şarkı dikkat çekiyor. Dinlerken hissediyorsunuz geri planda Fas’ın olduğunu... Adeta Eno’nun David Byrne ile yaptığı “My Life In the Bush of Ghosts”ı anımsatır şekilde, elektronik tınılar, ambient ve Doğu’ya özgü seslerle buluşturulmuş.

U2, bu albümde de umut, inanç ve aşk gibi sürekli diline doladığı temaları işlerken, yine şarkı sözleri ile dünyaya büyük mesajlar vermeye devam ediyor. Bono, bu defa sözleri yazarken değişik bir yöntem izlemiş.

Kendi dışında farklı karakterler hayal edip, onların ağzından kaleme almış sözleri. Bu, bazen bir trafik polisi, bazen Afganistan’da görev yapan bir asker, bazen de Lübnan’da savaşın ortasında bir gazeteci olmuş.

Böylece, bu karakterlerin gözünden farklı anlatımlar yakalamış. Örneğin, “White As Snow”da, Afganistan’daki durumu kastederek, “Ay altında bir tek haşhaş çiçekleri gülüyor,” diyor. Küreselleşmeye atıf yapan “Breathe” adlı şarkıda ilginç bir söz var: “Haziran’ın 16’sı... Çin hisseleri yükselirken, ben yeni bir Asya virüsü ile yıkılıyorum.

Bono, “I’ll Go Crazy If I Don’t Go Crazy Tonight” adlı şarkıyı, bu albümün “Beautiful Day”i olarak niteliyor. Pop-rock tarzındaki bu parça müzik olarak çok çarpıcı değil, ama sözlerinde önemli bir noktaya dikkat çekiyor: “Her kuşağın dünyayı değiştirme şansı vardır/ Yazık kendi çocuklarını dinlemeyen uluslara..."

Stand Up Comedy” ise, sözleriyle İrlanda’daki Katoliklerin tepkisini çekmeye aday gözüküyor... Aşkın gücünü anlatan şarkıda, Bono şöyle diyor: “Ayağa kalk/ Bu bir komedi/ DNA lotosu belki seni akıllı yaptı/ Ama güzelliğe, kalbin diktasına karşı koyabilir misin?/ Umudu, inancı ve aşkı savunabilirim / Ama ben sonunda gerçekleşecek olanla baş etmeye çalışırken/ yaşlı kadınlar gibi o yolda Tanrı’ya yardım etmeyi bırak."

Bono, geçenlerde “Bu bizim en iyi albümümüz değilse, biz bu işi bilmiyoruz,” anlamında konuştu. En iyisi olup olmadığı konusunda her dinleyicinin yorumu farklı olabilir... Fakat şunu belirtmek gerekir ki, “No Line on the Horizon”, 33 yıldır aynı grupta çalan müzisyenlerin, hâlâ ne kadar yaratıcı olabileceklerini göstermesi bakımından mükemmel bir örnek...

Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate