29 Mart 2009 Pazar

Dijital Çağda Müzik


By on 16:44:00

© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet Hafta Sonu/ 28 Mart 2009

Bu hafta New York’tan müzik haberleri vereceğim. Günümüz müziğine yön veren en önemli kentlerden birisi olduğu için, New York'ta olup bitenleri izlemek gerekiyor.

Hip-hop’ın, punk rock’ın doğduğu bu kentte, birbiri ardına sürekli yeni gruplar çıkıyor, eğilimler belirleniyor...

Fakat müzik alanında öncülüğünü sürdürse de, son yıllarda bu sektörde yaşanan bazı gelişmeler, bu kenti de önemli ölçüde etkiledi.

New York'un merkezi Manhattan, özellikle müzik mağazalarıyla ünlüydü. Kimisi içinde ne ararsanız bulabileceğiniz bir süpermarket kadar büyüktü; kimisi belli müzik türlerine odaklanmıştı. Bazılarında bağımsız plak şirketlerinden çıkan, hiç kimsenin adını bile duymadığı albümler satılırdı.

Bu mağazalarda saatlerce zaman geçirirdi müzik tutkunları... Albümlerin satın alınmadan önce dinlenebildiği, yeni sanatçıların ya da grupların keşfedildiği yerlerdi buralar...

Ama, görüldüğü gibi, bu satırları geçmiş zaman kipiyle yazıyorum. Çünkü müzikseverler, son birkaç yıldır müziğin başkentinde bile bu zevkten mahrum kalmaya başladı. Müzik mağazaları birer birer kapanıyor... Önce bağımsız sanatçılara ağırlık verenler zincir vurdu kapıya... Ardından diğerleri geldi...

Times Meydanı’ndaki ünlü Virgin Megastore mağazasının girişinde bugünlerde bir duyuru asılı: “Kapanış Ucuzluğu”... Neredeyse bu meydanla özdeşleşen, gençlerin buluşma yeri olarak kullandığı, kocaman bir müzik market, gelişmelere direnemeyip bu ay elveda diyor.

Aynı zincirin Union Meydanı’ndaki mağazası ise, mayıs ya da haziran ayında kapanacak.

Bazı mağazaların kapısında da, iPod için dijital şarkı yüklendiğini duyuran bir yazı var. Dijital müzik çağında, modern insanın vazgeçilmezlerinden biri olarak günlük yaşama giren MP3 çalar gerçeğinin vardığı son nokta bu.

Artık CD almak yerine, MP3 satın alıyor insanlar. Bu gidişata ayak uydurmak zorunda kalan müzik mağazaları da, MP3 formatında şarkı satıyor...

MÜZİK SEKTÖRÜ VE PİYASA KOŞULLARI

Birkaç yıl önce kapanan New York’un en büyük müzik mağazalarından Tower Records ise, sadece internet sitesi üzerinden satış yapıyor. Tüm bunların nedeni, CD satışlarındaki büyük düşüş...

Bir yandan internete girebilen herkesin müziğe daha hızlı ve daha kolay ulaşabilmesi söz konusu... Çağın baş döndürücü hızına uygun bir gelişme kuşkusuz. Ama bir yandan da, içinde uzun saatler geçirip, dış dünyadan bir süreliğine kaçabildiğimiz, birçok kişi için bir tür sığınak işlevi gören müzik mağazaları yok oluyor...

Onların yerine belki de bundan sonra hamburgerciler açılır... İnsanoğlu yemeye hiç ara vermeyecek nasılsa...

Yine de 2000'li yıllar, yalnızca müzik dünyasında her şeyi alt üst eden bu kasırgalarla anılmayacak. Yaratıcılık, tarihin bu döneminde de sesini duyurmak için yeni yöntemler geliştirip çıkış yolu arıyor...

Larger-than-life rock star” denilen, kitleleri peşinden sürükleyen görkemli rock yıldızları dönemi artık sona erdi. Kimse, yeni bir John Lennon çıkmasını da beklemiyor... Kimse, Madonna gibi hırstan ne yapacağına şaşırıp, 50'sinde bile çıplak pozlar vermeyi sürdüren yeni megastarlar arayışında değil...

Bu gerçekleri göz önünde bulundurursanız, bir sanatçı olarak milyonlarca albüm satmasanız da, stadyum konserleri vermeseniz de, mutlu olabilmeniz olanaklı.

Bunun için de öncelikle, sanat ve piyasa koşulları ilişkisini sorgulamak gerekli. Tüm sanat dallarını ilgilendiren bu değerlendirme, CD satışı kriterinin ortadan kalkmasıyla müzik sektöründe belki de çok daha sağlıklı bir şekilde yapılabilecek...

Daha küçük ama sadık bir izleyici kitlesi” işin temeli. Bu nedenle, yeni sesleri duymak isteyenler blogları takip edecek, pazarlama yöntemlerine değil sanata odaklanılacak ve daha ufak salonlarda daha çok konser verilecek...

Gelecek yazılarda, bu konserlerde gördüğüm ilginç gruplardan söz edeceğim. Onlara ulaşmak bu çağda bir "tık" meselesi!

Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate