CRR Konser Salonu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
CRR Konser Salonu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Aralık 2015 Cuma

VİDEO: JAGA JAZZIST - BIG CITY MUSIC @ CRR


4.12.2015

23 Ekim 2014 Perşembe

The Cinematic Orchestra @ CRR


23.10.2014


Nu-jazz'ın önde gelen topluluklarından The Cinematic Orchestra (TCO), dün akşam CRR Konser Salonu'nun konuklarındandı. Grubu daha önce birçok kez canlı dinlememe ve dünkü konserin Akbank Caz Festivali açılışı ile çakışmasına karşın, tercihimi TCO'dan yana kullandım. Çünkü elekronika ile cazı buluşturan müziklerini, doğaçlama kayıtları örneklenmiş seslerle bütünleştiren soundlarını yıllardır beğeni ile takip ediyorum. 2015'te yayınlayacakları yeni albüm öncesinde grubu dinlemenin yeni şarkılara dair bir ipucu vereceğini tahmin ediyordum; tahminimde yanılmadım, TCO konserde yeni şarkılarından çaldı ve açıkçası şimdiden gelecek yıl heyecanla beklediğim kayıtlar arasına girdi. Şunu söyleyebilirim ki, TCO'nun müziğinde var olan caz-elektronika dengesi, ikincinin lehine dönmüş; öyle ki, yanılmıyorsam adı "Eye for an I" olan şarkı, Radiohead'in "Kid A" ve "Amnesiac" sounduna çok yakındı. Hatta Thom Yorke'u sahnede kendine özgü danslarıyla hayal bile etmeme neden oldu. Bu kadarını söylersem birçok kişi için daha çok heyecan yaratacağından eminim.

Konserin açılışını da "Lessons" adlı yeni bir şarkıyla yaptı grup. Son derece organik bir şekilde farklı altyapıların kaynaştığı, adeta birbirinin altından, üstünden geçip sonunda aynı ana yola çıkan çevre yolları gibiydi müziğin evrilişi. TCO'nun müziğinde bence en etkileyici olan özellik de bu; elektronika ile cazı buluşturan ilk ve tek grup onlar değil elbette; ama belki başkalarından daha ustalıklı yaptıklarını söylemek abartılı olmaz. Aynı ustalığı Portico Quartet'te de bulduğumu söyleyebilirim. İçinde çok farklı elementleri barındıran ama yaptığı özgün karışımla bambaşka bir sound yaratabilen gruplar da yeni değil; zaten müziğin esin kaynaklarına bakarsak her müzik birçok kaynağın ortaya çıkardığı karma bir yapı söz konusu. Fakat ben burada, müzik yapma tekniklerine dair farklı teknikleri kullanıp temel bir sound yaratmaktan söz ediyorum. Kontrabas, davul, saksofon ve piyanodan oluşan klasik bir caz grubundan değil, işin içine laptop, elektrik davul gibi elektronik enstrümanları da katan grupları kastediyorum. Sonuçta ortaya çıkan müzik müthiş akışkan bir karakter taşıyor. Bunu her zaman çok çarpıcı buluyorum.



TCO, vokalde gruba eşlik eden Heidi Vogel ile birlikte sekiz müzisyenden oluşan bir ekiple, dün akşam sahnede sadece göz doldurmakla kalmadı, aynı zamanda ayakları yere çok sağlam basan bir sound elde etti. Grubun kurucusu Jason Swinscoe, laptop ve elektronik aletlerin başında bir orkestra şefi gibiydi adeta; uzaktan işaretlerle arkadaşlarını yönlendirdi konser boyunca. TCO konserlerini benim için cazip hale getiren nedenlerden biri olan davulcu Luke Flowers, her zamanki gibi hünerini sergiledi, attığı muhteşem soloların yanı sıra, enstrümanına son derece hakim oluşunu çaldığı her an hissettirdi. Kanımca büyük bir yetenek, İngiltere'nin en iyi davulcuları arasında.



Larry Brown ise, gitarı ve sesiyle konserin yıldızlarındandı. Grubun 2007 tarihli albümü "Ma Fleur"ün açılış şarkısı "To Build a Home"u söylerken, albümdeki Patrick Watson yorumundan geri kalmadı. Piyano yerine gitar eşliğinde dinlediğimiz şarkı, konserin en güzel anlarındandı. Heidi Vogel'in vokal aralığı oldukça geniş güçlü sesiyle söylediği şarkılar sırasında grubun rotası soul-jazz'a doğru yöneldi. Albümde Fontella Bass'ın yorumladığı "All That You Give", "Familiar Ground" ve "Breathe", Lou Rhodes'lu "Music Box" ve Eska'nın seslendirdiği "Child Song"u orijinal kayıtları aratmayacak yetkinlikle yorumladı Vogel.

Ancak benim açımdan sıradışı bir şey daha vardı konserde. Önceden bildiğim şarkılardan daha çok yeniler heyecanlandırdı. Onun nedeni de sanıyorum başlangıçta söz ettiğim sound. Ağırlığı "Ma Fleur"e vermek üzere, ilk iki albümünü de anmadan geçmedi TCO. 1999 tarihli "Motion"dan "Ode to the Sea" ve "2002 albümü "Every Day"den "All That You Give" bis sırasında çalındı.

20.00'da başlayan konser aralıksız devam ederek 22.30'da sona erdi. 2.5 saatlik enfes bir performanstı. CRR'de bazı konserleri oturarak tam bir sessizlik içinde dinlemek, bir tür terapi gibi oluyor. Dün akşam da bunun yeni bir örneği yaşandı. Umarım 2015'te yeni albümleri çıkınca tekrar TCO'yu canlı dinleme olanağı buluruz.

Lessons - Burn Out- Child Song - As the Stars Fall - Familiar Ground - Music Box - Eye for an I - Eternal Sunshine - Flite - The Kings Musicians - Breathe - To Believe - Man with the Movie Camera // To Build a Home - Ode to the Big Sea - All That You Give

Jason Swinscoe (laptop), Luke Flowers (davul), Sam Vicary (bas), Alexander Podraza (klavyeler), Tom Chant (saksofon), Heidi Vogel (vokal), Larry Brown (gitar, vokal), Manu deLago (elektrik davul, perküsyon)

(Fotoğraflar ve videolar bana aittir.)

16 Ekim 2014 Perşembe

41 YILDIR TROMPET ÇALAN MÜZİSYENİN TUTKUSU


16.10.2014

Trompetçi ve besteci Chris Botti'yi dün gece sahnede ilk kez canlı dinledim. Belki de smooth jazz diye anılan türe çok yakın olmadığımdan Cemal Reşit Rey Konser Salonu'ndaki konsere giderken fazla bir beklentim yoktu açıkçası. Geçen yıl En İyi Pop Enstrümantal Albümü dalında Grammy'i kazandığını, aralarında Sting, Yo-Yo Ma, Andrea Bocelli, Steven Tyler, Josh Groban, John Mayer'ın da olduğu ünlü müzisyenlerle çalıştığını, listelerde 1 numaraya yükselen albümler kaydettiğini elbette biliyordum ve ama bütün bunların dışında beni konsere çeken neden, dokuz yaşından beri trompet çalan ve 52 yaşında dünya çapında yılda 300 dolayında performans gerçekleştiren bir sanatçının müzik tutkusuna canlı tanık olma isteğiydi. Çünkü bunu ancak yaşayarak hissetmek olanaklı.

CRR sahnesini kendisine eşlik eden sekiz müzisyen ile paylaştı Botti. Her biri çok iyi birer virtüözden kurulu ekibindeki çalışma arkadaşlarının önüne geçmeden, aksine yaptığı sunumlarla onları teker teker öne çıkaran bir program izledi. Konser de düşündüğümün tersine klasik caz konserlerinin aksine Chris Botti odaklı değildi; özel konuklar olarak anons ettiği çıplak ayaklı zarif ve genç kemancı Lucia Micarelli, enerjisiyle bütün salonu ayağa kaldıran muhteşem vokalist Sy Smith ve Ukraynalı operacı tenor George Komsky, konsere büyük katkıda bulundular. Botti'nin sürekli ekibinde yer alan Richie Goods (bas), Andy Ezrin (klavye), Geoffrey Keezer (piyano), Leonardo Amuedo (gitar) ve Billy Kilson (davul) da mükemmel bir uyumla son derece enerjik bir performans sergilediler. Özellikle Billy Kilson'ın şahane davul solosu gecenin en parlak anlarındandı.

Konserde Rodrigo'dan "Concierto du Aranjuez", Miles Davis ve Bill Evans'tan "Sketches of Spain", Ennio Morricone'den "Cinema Paradiso", Leonard Cohen'dan "Hallelujah" gibi klasiklerin yanı sıra, Burt Bacharach ve Hall David bestesi "The Look of Love", Ray Noble bestesi "The Very Thought of You" adlı şarkıları R&B formuna yakın bir tarzda Sy Smith'in Randy Crawford'u anımsatan yorumuyla çalındı. "The Very Thought of You" sırasında, Smith ve Botti'nin dinleyicilerin arasına karışması, şarkıların arasında Botti'nin verdiği bilgiler ve yaptığı espriler, sahne ile seyirci sıraları arasında sıcak bir hava yarattı. Sy Smith'in Sting'in 1996 tarihli meşhur baladı "La Belle Dame Sans Regrets"i Fransızca bossa nova tarzında yorumu takdiri hak ediyordu. Ancak Sy Smith'in bütün salonu ayağa kaldırıp dans ettirdiği an "Let's Stay Together"da yaşandı. Al Green'in 1972'de yazdığı şarkıyı Tina Turner'ın R&B versiyonuna yakın bir tarzda çaldı Chris Botti ve ekibi.

Yoğun alkışlar sonrasındaki bis sırasında "Nessun Dorma" ve ardından "My Funny Valentine" ile gece sona ererken, salondaki hemen herkes için keyifli bir konser yaşandığı gözlemleniyordu. Bazı anlarda şarkı seçimleri ve yorumlama tarzları benim için fazla romantik kaçsa da, caz, pop, R&B ve hatta rock türünü buluşturabilen çok renkli ve güzel bir konserdi. Botti, gecenin sonunda sahneye gelip "Daha fazla çalmak isterdik ama bu gece Osaka'ya uçacağız," dedi. O anda bir daha düşündüm; sürekli uçup yılda 300 kere bu performansı göstermek herkesin harcı değil. 9 yaşında trompet çalmaya başlayan bir müzisyeni 52'sinde sahnede görmek, 41 yıldır süren bu tutkuya tanık olmak, benim için bir kazançtı. Belki artık eski albüm kapaklarındaki kadar genç görünmüyor ve biraz da kilo almış ama kimin umurunda, trompeti çok ustaca çalıyor. Umarım 72'sinde de dinleriz kendisini. Yolun açık olsun Chris Botti!

Translate