7 Eylül 2014 Pazar

BLONDIE @ BLACK BOX


By on 13:30:00

7.9.2014
Bu yıl 40. yılını kutlayan rock grubu Blondie, dün akşam Türkiye'de ilk konserini verdi. 1970'lerin ortalarında Amerika'da new wave ve punk sahnesinde öne çıkan grup, 1982-1997 arasındaki ayrılık döneminin dışında, günümüze kadar aktif bir şekilde yoluna devam ediyor. Bu yıl çıkardıkları "Ghosts of Download" ile birlikte toplam on stüdyo albümü yayınladılar. Grubun kariyeri boyunca birçok müzisyen aralarına dahil olup ayrıldıysa da, ilk kurucular vokalist Debbie Harry ve gitarist Chris Stein hâlâ sahnede birlikte.

Blondie'nin punk, disco, rap, new wave tarzlarını buluşturan müziği 1970, 80 ve 90'lar boyunca geniş kesimlere hitap etmelerini sağladı. En çarpıcı farkları neydi diye sorarsanız, Chris Stein'ın mükemmel gitar riff'leriyle bezenen albümleri, müzikte yaratıcılığı bir yana bırakmadan ticari olmayı başarabilmeleri derim. Bugün birçok müzik grubunda eksik olan temel nitelik de bu. Ticari hedefe o kadar kilitleniyorlar ki, yaratıcılık neredeyse tamamen es geçiliyor. Oysa müziğin varlık nedeni yaratıcılık değil miydi? Vokalist Debbie Harry'nin o yıllarda müzik sahnesinde kendine özgü cazibesi ve belirgin karakteri de Blondie'nin ayırıcı özelliklerindendi. Albüm kapaklarında bakarsanız, hep arkasına erkekleri almış, çok güzel bir kadın olarak Debbie Harry önde yer alır. Elbette bu bilinçli bir tercihti ve insanların aklında yer etti. Hatta bu nedenle, Blondie'nin bir grup değil, sarı saçlarıyla hemen dikkat çeken Debbie Harry'nin bir solo projesi olduğunu düşünenler bile vardır.

Bu yıl Blondie'yi ilk kez Glastonbury Festivali'nde canlı dinleme olanağım oldu. Öğlen vakti, yağışlı bir havada, çok büyük bir kalabalığa seslendiler. Müthiş bir ilgi vardı konsere. Hemen herkesin şarkıları Harry ile birlikte söyleyip dans ettiği coşkulu bir performanstı. Debbie Harry'i 69 yaşında üzerinde siyah kapri pantolonu ve beyaz askılarıyla dans ederken görmek insana ayrı bir enerji veriyor, o da bunları o kadar güzel taşıyor ki...

İstanbul konseri kapalı bir mekanda olacağı için ayrıca merak ediyordum. Maslak'taki yeni konser mekanı Black Box'a ilk kez Bob Dylan konserinde gitmiştim. O zaman sanatçının isteği üzerine zemindeki alanda sandalyeli bir oturma düzeni uygulanmıştı ve salon tribünler dahil tamamen doluydu. Dün akşam ise, sağ ve sol yanlardaki tribünler siyah perde ile kapatılmıştı, sadece sahnenin tam karşısında kalan tribünlerde izleyici vardı. Zemin, sahne önü ve normal ayakta kategorileri şeklinde ikiye ayrılmıştı. Öğrendiğim kadarıyla Black Box'ın toplam kapasitesi 5500 kişi. Bu durumda, Blondie gibi 40. yılını kutlayan popüler bir grubun Türkiye'deki ilk konserine yeterli ilgi vardı diyebilir miyiz emin değilim. Ancak Black Box, farklı büyüklükteki konserlere uyarlanabilecek şekilde akıllıca tasarlandığından, dikkatlice bakmazsanız ortada göze batan bir durum yoktu.

Konserin açılışını 1978 albümleri "Parallel Lines"ın unutulmayan hiti "One Way or Another" ile yaptı grup. Güneş gözlükleri, kırmızı tayt-siyah mini elbise ve üzerinde kırmızı siyah renklerde ceketiyle yine gösterişliydi Debbie Harry. Yaptığı danslar ve enerjisiyle de 69 yaşında olduğuna inanmamızı iyice zorlaştırdı. O sahnedeki varlığıyla tam bir odak noktası yaratırken, Chris Stein ile birlikte ona eşlik eden diğer müzisyenler, albüm kapağında olduğu gibi yine geri plandalar ama iyi kulakların hemen fark edebileceği kadar da hakimler enstrümanlarına. Ama zaman zaman Debbie Harry'den rol çaldıkları da oluyor; mesela Tommy Kessler muhteşem gitar solosuyla salonu inlettiğinde herkesin gözü ona kaydı. Grubun konser sırasında fazla göz alıcı ışık oyunlarına başvurmadan sadece sahnede yer alan üç ekrandan video görüntüleri yayınlaması ilginç bir tercih. Çünkü sonuçta video mesajlarının Massive Attack gibi etkili kullanıldığı bir konsept değil bu; Blondie her şeyin önünde sahnede. Bu yüzden konserdeki videoların süsleme dışında fazla bir işlevi yoktu bana göre.

Toplam 16 şarkı içinde bu yıl 40. yıllarını kutlamak için yayınladıkları iki CD'lik "Blondie 4 (0) Ever" albümünde yer alan dört yeni şarkı çaldı grup. Diğerleri ise, 1970'lerden bu yana yayınladıkları albümlerden dengeli bir derlemeydi. "Heart of Glass", "Call Me", "Maria", "The Tide Is High" gibi sevilen şarkıları seslendirmeyi ihmal etmediler. Konserin en coşkulu anları da, bu şarkılara dinleyicilerin eşlik ettiği dakikalardı. Ben hiçbir zaman büyük bir Blondie hayranı olmadım ama şarkılarını dinlerken hep eğlendim. Dün akşamki de keyifli bir konserdi. Blondie'nin 40. yılı kutlu olsun!

(Bu arada Black Box yöneticilerinden bir ricam var: Dün gece Black Box'ın olduğu yerden metro durağına gitmek isterken Maslak'ın arka sokaklarında kaybolduk. Oralarda taksi bulmak da çok zor olduğundan epey bir zorluk yaşadık . Konser çıkışında metro durağına servisler oluyor ama onlara binmek için oluşan sırada beklemek istemeyenler ya da servisler harekete geçmeden önce konserden ayrılanların yolunu bulabilmesi için çevreye yönlendirici oklar konulursa, metro durağına ulaşım kolaylaşır. Ayrıca o civarda yollarda ışıklandırmanın da artırılması sağlanabilirse yararlı olur.)

Setlist: One Way or Another - Rave - Hanging on the Telephone (The Nerves cover) - Mile High - Call Me - What I Heard - Maria (sonunda Dennis'e bağlandı) - Euphoria - A Rose by Any Name - Rapture (Beastie Boys'dan ( (You Gotta) Fight For Your Right (to Party!) ile birlikte) - The Tide Is High (The Paragons cover) - Atomic - Sugar on the Side - Heart of Glass // War Child - Dreaming



(Fotoğraflar ve video bana aittir.)
-

Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate