3 Ağustos 2014 Pazar

10 SORU VE 10 ÖNERİ İLE GLASTONBURY FESTİVALİ!*


By on 16:17:00

3.8.2014


Bu yıl 25-29 Haziran tarihleri arasında yapılacak olan Glastonbury festivaline gidecek olan şanslı insanlar arasındaysanız, yola çıkmadan önce bilmeniz gerekenler için bir rehber hazırladım. Bilindiği gibi, dünyanın en büyük açık hava müzik, kültür, sanat festivalinden söz ediyoruz. İlk kez gerçekleştirildiği 1970 yılından bugüne, giderek büyüyüp gelişen ama cazibesinden hiçbir şey yitirmeyen bir festival Glastonbury. 1970’te T. Rex’in headliner olduğu, sadece 1 pound üzerinden 1500 biletin satıldığı etkinlik, 1971’de sahneye David Bowie’yi çıkarıp bedava olunca bir yılda 12.000 katılımcıya ulaşmıştı. Ne yazık ki festival büyüdükçe bilet fiyatları da hızla arttı. Bu yıl 205 pound üzerinden 135.000 bilet satıldı. Katılımcı sayısını ve etkinliğin yayıldığı alanın büyüklüğünü düşünürsek, Glastonbury’de festival için ufak bir kent kurulduğunu söyleyebiliriz. Tabii bu, su, yol vb. altyapısı olmayan bir kent. O zaman onca insan beş gün boyunca orada nasıl yaşıyor? İşte zorluk orada başlıyor. Önerilerimin bir kısmı da bununla ilgili.

1- Festivale giderken yanımda mutlaka bulundurmam gerekenler neler?

Glastonbury, İngiltere’nin güneybatısındaki Somerset kentinde bir kasaba. Haziran ayında genellikle yağmur alan bir bölge; festival dışındaki zamanlarda ineklerin otlatıldığı devasa bir çayırlık aslında. Bu bölgeye yağmur yağdığında neredeyse her yer balçık haline geliyor. Dikkat edin; çamur değil, balçık diyorum. Öyle ki içine battığında, giydiği plastik çizmeyi balçıktan çıkartamayıp bırakıp gidenleri çok gördüm. Bu nedenle yağmur yağması olasılığına karşı (festivalin kapılarını açtığı 25 Haziran’da yağmur yağacağı belirtiliyor. Bu da demektir ki en azından oraya vardığınızda çamurlu bir ortam söz konusu), yanınızda mutlaka plastik çizme (dize kadar olanlardan), uzun yağmurluk ya da panço ve naylon çöp poşetleri (çadıra sokacaklarınızı ortalığın çamura bulanmaması için bunların içine koymanız gerekecek) bulundurun. 

Elbette sağlam bir şemsiye, çadırda oluşabilecek yırtılmalara müdahale edebilmek için sağlam bir plastik bant da çok işe yarar. Gece çadıra gidip gelirken yolunuzu bulmak için mutlaka bir fener bulundurun. Güneş enerjisiyle çalışan, elle kurularak şarj edilebilenler tercih nedenidir ama onlar yoksa da yeterli pil götürmenizi de öneririm. 

Festivalde hava güneşli olursa, konserleri beklerken pişmemek için de güneş kremi ve şapka şart. 

Eğer uyku tulumunuz inceyse, fazladan bir battaniye götürmenizi öneririm. Geceleri epey soğuk oluyor. 

Festivaldeki info noktalarında katılımcılara ücretsiz tuvalet kağıdı veriliyor ama bu tüm festival boyunca yetecek bir miktarda değil. O nedenle yanınızda ayrıca tuvalet kağıdı, ıslak mendil ve sıvı sabun götürün.

Çadırdaki giysilerinizin ıslanmaması için ağzı kapatılabilen naylon torbalardan götürün.

Telefonları şarj etmek için uzun süre kuyrukta beklemek gerekiyor. Sabah erken saatlerde sıraya girerseniz şansınız daha fazla ama gün içinde talep çok fazla oluyor. Güneş enerjisiyle şarj olanağı veren aletlerden edinirseniz, çok işe yarar.

Aslında festival içinde ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz geniş bir market de var ama o kadar kalabalık olunca, insan yeterli olur mu diye şüphe ediyor. Tedbirli olmakta fayda var. 

2- Çadırı nereye kurmalıyım?

Eğer olanağınız varsa, festival alanına kapıların açıldığı ilk gün gitmenizi öneririm. O gün genellikle sadece Dj performansları oluyor ama erken varırsanız iyi bir yere çadırınızı kurabilme şansınız artıyor. Glastonbury’de çadır için iyi yer, daha yüksekte kalan kısımlardır. Çadırınızı yükseğe kurarsanız, yağmur yağdığında sular altında kalmazsınız. Sahneye yakın diye ya da festival alanına geç geldiği için alçakta kalan kısımlara yerleşenlerin çadırlarının rüzgar ve yağmur etkisiyle dağılıp gittiğine çok tanık oldum. Bu da festivalde yaşanabilecek en kötü durum. Yola çıkmadan önce festivaldeki kamp alanlarının olduğu haritayı inceleyin ve hangi alanın avantajlı olduğunu belirleyin. Alana girer girmez, hangi kısımlarda yer olduğunu da görevlilere sorun. Aksi halde sırtınızda yükle dev alanda turlamanız gerekebilir. 

Bu arada henüz çadır almadıysanız, kendiliğinden açılan ve kurması çok daha kolay olan pop-up çadırları tercih etmenizi öneririm. Bir de, daha ucuz diye kalitesiz olanları almayın; Glastonbury’de hava koşulları sert olursa bu tür çadırlar dayanmıyor. 

3- Hangi tür giysiler Glastonbury Festivali için ideal? 

Bu yazı başka bir festival hakkında olsaydı, belki böyle bir başlık açmaya gerek kalmazdı. Sonuçta herkes bir mont, geceleri giymek için daha kalın bir sweatshirt götürmeyi akıl edebilir. Glastonbury’de hava sıcaklığı gündüz ile gece arasında epey değişiyor. Gündüz tişört ile gezseniz de, akşam sıcak tutacak, rüzgara ve yağmura dayanıklı bir mont gerekli oluyor. Ancak bu festival için özellikle şunu önereceğim: En eski olan, atabileceğiniz giysileri götürün. Çünkü yağmur, çamur derken festival sonunda artık o kıyafetlerden pek hayır kalmıyor. Ben dediğim gibi yaptım; festival alanından çıkmadan önce de büyük bir çöp torbasına çamurlu eski kıyafetleri doldurup attım. 

4- Hırsızlığa karşı nasıl önlem almalıyım? 
Glastonbury’de alan çok geniş olduğundan, çadırınızla sahneler arasında genellikle epeyce bir yürüyüş mesafesi söz konusu. Gece çadıra geri döndüğünüzde kötü bir sürprizle karşılaşmamak için, öncelikle festivale çok kıymetli eşyalarınızı, özellikle elektronik aletleri götürmeyin. Her şeyi bavulunuzun içine koyup bırakmayın; çünkü tek bir hamlede bavulu alıp çadırdan çıkarmak daha kolaydır. O nedenle tavsiye ederim, onu boş bırakın. Değerli eşyalarınızı sırt çantanızda yanınızda taşıyın. 

Paranızın hepsini tek bir çantada taşımayın, bölüp farklı yerlere koyun. 

Gece uyurken paranızı, telefonunuzu, pasaportunuzu uyku tulumunuzun içine koyun. Uykudayken parası çalınanlar olabiliyor. Ayrıca çadırın fermuarını içerden kilitlemek için yanınızda kilit de götürebilirsiniz. Ancak bu kesin bir çözüm değildir tabii. Sonuçta bir falçata ile çadırı kesmek hiç de zor değil. 

5- Duş sorununu nasıl halledebilirim? 

Glastonbury Festivali’ne gelenlerin önemli bir kısmı festival boyunca duş almadan idare etme yolunu seçiyor ama siz de benim gibi buna dayanamıyorsanız, önereceğim bir yol var. Greenfields alanında Greenpeace’in sponsor olduğu bir duş alanı var. Bu yıl da olacağını tahmin ediyorum. O alanı sorup bulursanız, koşullar pek konforlu olmasa da duş almanız olanaklı. Kapıda biraz sırada bekliyorsunuz, bilet veriyorlar ve içerde kalabileceğiniz sınırlı süreyi hatırlatıyorlar. Güneş enerjisiyle ısınan sıcak sulu duşların bulunduğu alan üstü açık bir yer olduğundan biraz titreyerek duş alıyorsunuz. Ayrıca herhangi bir kapı ya da bölme yok;  hamam gibi ortak bir alan söz konusu ama sonuçta Glastonbury’de duş alabiliyorsunuz!

6- İçme suyu ihtiyacımı karşılamak için ne yapabilirim?

İçme suyu ihtiyacını çevreci bir şekilde gidermek ve plastik pet şişe tüketimini azaltmak için bu yıl Water Aid tarafından, festival alanına yedi ayrı stand kuruldu. (Water Aid, özellikle Asya, Afrika ve geri kalmış bölgelerde yaşayan halklara iyi ve temiz su sağlamak için çalışmalar yapan ve kâr amacı gütmeyen uluslararası bir örgüt.) Festival bileti alırken satılan şişelerden edindiyseniz, onu boşaldıkça ücretsiz olarak doldurmanız olanaklı. Eğer o özel şişelerden almadıysanız, yanınızda götürdüğünüz matarayı da ücretsiz olarak diğer musluklarından doldurabileceksiniz. Böylece, pet şişede satılan sulardan almayarak doğaya katkıda bulunmak mümkün.

7- Festivalde yiyecek sorunu var mı?

Festivaldeki yiyecek standlarında çeşit çok fazla. Hemen herkese hitap edebilecek şekilde farklı seçenekler sunuluyor. Glastonbury’de ortam adeta bir yemek festivalini andırıyor demek yanlış olmaz. Veganlar için özel standlar da var! Hatta satılan yiyecekler o kadar lezzetli ki, vegan olmayanlar da epey ilgi gösteriyor. Green Culture alanında bolca vejetaryen ve vegan yemek bulmak olanaklı. Sonuçta bir rahatsızlığınız nedeniyle, mesela tamamen tuzsuz ve yağsız yemek zorunda olmak vb. bir durum yoksa, Glastonbury’de bir sorun yaşamazsınız. 

Eğer glutensiz yemek yemeniz gerekiyorsa, bu konuda da çözüm var. Twitter’da @GF_Glastonbury hesabını izleyerek nerede yiyecek bulabileceğiniz hakkında bilgi alabilir ya da glutenfreeglasto@gmail.com adresine yazarak sorabilirsiniz.

Yemek standlarının önemli bir kısmı sabah erken saatte açık olmuyor ama kahvaltı verenler açıyor. Erkenciyseniz onlar ihtiyaca yanıt veriyor. 

Ayrıca arabayla gelenlerin yiyecek pişirmek için yanlarında aletler de getirdiklerini gördüm. Çadırlarının önünde kurdukları portatif sistemlerle bu işi hallediyorlardı ama musluktan akan su olmadığından bana göre epey zahmetli bir iş bu. 

8- Hangi performansları izleyeceğimi belirlerken nelere dikkat etmeliyim?

Bu yıl festivalde toplam 64 sahne olduğu belirtiliyor. Yüzlerce performansın arasından seçim yapmak, gerçekten hiç kolay değil. Performans sayısının çok olması, aynı saate denk gelen çakışmaların sayısının da fazla olması sonucunu yaratıyor. Üstelik Glastonbury’de sahneler birbirine çok yakın değil, birinden diğerine gitmeye değer mi, yoksa yürürken harcanan zaman da düşünülecek olursa boşa mı gider? Benim önerim, üzerinde günlük program yapabileceğiniz bir çizelge oluşturun. Önce mutlaka görmek istediklerinizi yazın, sonra sırayla diğer görmek istediklerinizi de belirleyin. Çakışmaları net gördüğünüzde, iki konserin yer aldığı sahneye bakın, sonra da festival haritasında sahnelerin yerlerini gözden geçirin. Eğer biri alanın bir ucunda, diğeri de öbür ucundaysa, yani yürümek epey zaman alacaksa, en çok istediğinizi tercih edin derim. Bütün bunları yapsanız da, kaçınılmaz olarak bazı istediğiniz performansları yakalamanız olanaklı olmayabiliyor. Ayrıca, balçık sorunu da üzerine eklenirse, yürüyüş mesafesi iki katına çıkıyor. Başıma geldiği için biliyorum. Sadece hazırlıklı olun diye söylüyorum. 

9- Müzik dışındaki etkinlikler neler? 

Glastonbury’de müzik dışında birçok etkinlik yapılıyor. Leftfield alanında politika konuşmaları, paneller, anma etkinlikleri, sivil toplum örgütlerinin faaliyetleri, film gösterileri, komedi, yoga ve dans etkinlikleri, çocuklar için oyun etkinlikleri söz konusu. Bunları önceden festivalin resmi sitesinden belirleyebileceğiniz gibi, festival sırasında sosyal medya hesaplarından da izleyebilirsiniz. Ayrıca günlük olarak yayınlanan ve festival etkinliklerini duyuran ücretsiz festival gazetesini de izleyin.

10- Son tavsiye nedir?

Bütün bunların ötesinde, festivalden keyif almaya bakın! Çamura da batsanız, yağmur hiç durmadan yağsa da, hava soğusa da, tuvaletler daha ilk gün dehşet verici bir hale gelse de, sonuçta benzersiz bir deneyim Glastonbury. Bazı ufak tefek aksaklıkları dert etmeyin. Birkaç gün hippi gibi yaşamanın herkese faydası vardır. Nereden gelirse gelsin, kim olursa olsun herkesin sadece müzik ve sanatla iç içe, barış dolu bir ortamda yaşaması, bu zamanda az şey değildir. Glastonbury, Festivali, bu idealin en bariz şekilde somutlaştığı muhteşem bir festival. Keyfini çıkarın!


(İkinci fotoğraf hariç diğerleri bana aittir.)


Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate