26 Eylül 2013 Perşembe

Chrysta Bell @ Akbank Caz Festivali


By on 13:53:00

Dün akşam Akbank Caz Festivali'nin açılışını Chrysta Bell konseri ile yaptım. Daha önce canlı dinleme fırsatım olmamıştı kendisini. SXSW'da bir akşam Hilton Oteli'nin terasında sahneye çıkacağını duyduğumda gitmek istemiştim ama başka bir konserle çakışmıştı.

Chrysta Bell, 13 yaşından beri müzikallerde rol alan Teksaslı bir sanatçı ve model. Müzikle olan ilgisi çeşitli gruplarda şarkı söyleyerek devam etmiş, yıllar sonra bir gypsy swing grubunda ana vokalist olduğunda David Lynch'in dikkatini çekmiş, 2000'den bu yana da işbirliğine devam etmişler. Daha sonra ikilinin imzasını taşıyan "Polish Poem" adlı bir balad, Lynch'in Inland Empire adlı filminde kullanılınca, Bell'in önü iyice açıldı.

Chrysta Bell'in asıl çıkışı o filmden sonra oldu. 2010'da kendi yayınladığı "Bitter Pills & Delicacies" adlı bir albümü konserlerinde dağıtmıştı ama 2011'de artık bir plak şirketinden, La Rose Noire etiketiyle "This Train" adlı albümü yayınlandı. Lynch, albümün sadece prodüktürlüğünü üstlenmekle kalmamış, şarkı sözlerini yazmış, fotoğrafları çekmiş, bazı şarkılarda gitar ve perküsyon çalmıştı. 11 şarkılık albümde şarkı yazarı olarak her ikisinin de adı geçiyordu. Kapak fotoğrafında Chrysta Bell'in sol gözünün altına ufak bir kalp işareti çizilerek altına "David" yazılmış, sağ gözünün altına da bir gözyaşı simgesi çizilmişti. Her şeyi anlatan bir görseldi o; bu bir David Lynch projesiydi. Nitekim, Bell'in turnesi de "David Lynch Presents Chyrsta Bell" adıyla duyuruldu. Birçok insanın Bell'e ilgi duymasının altında yatan temel neden de buydu. David Lynch, sesi güzel, seksi bir kadını müzik dünyasına sunarsa, normalin üzerinde bir ilgi olması doğaldır.

Babylon'daki konsere normalin üzerinde bir ilgi yoktu ama Bell'i dinlemeye gelenler az da değildi. Üzerine yapışan siyah, yandan uzun yırtmaçlı elbisesi, oldukça yüksek topuklu ayakkabıları, kırmızı ojeli uzun tırnakları, kolundaki bilezikleriyle, bana göre estetik açıdan pek de çarpıcı ve sıradışı görünmüyordu Bell ama o da onun zevki. David Lynch'in "femme fatale" karakterinin daha zarif olabileceğini düşünüyor insan. Müzisyenin sunduğu görsellik de elbette dinleyiciyi etkiliyor ama önemli olan, sahnede kendini en iyi ve en rahat ifade ettiği şekilde bulunması. (David Byrne, "How Music Works" adlı kitabında bu konuyu uzun uzun anlatır. Benim de ilgimi çeken bir nokta; belki üzerine ayrı bir yazı yazmak gerekir.)

Chrysta Bell'in dün akşam sahnedeki duruşunda bir tedirginlik vardı bana göre. Dinleyiciyle güçlü bir temas kuramadı; salonu kavrayamadı. Konser öncesinde Babylon ekibi, konserin sessizlik politikası
kapsamında olacağını duyurmasına karşın, salonda yine konuşma sesleri duyuluyordu. Bell, belki kendisine gizemli bir hava vermek istiyordu ama yorgun ve isteksiz görünüyordu. Klavyede eşlik eden müzisyenin neredeyse ruhunu teslim edecekmişcesine ruhsuz tavrının, gitaristin umarsız duruşunun da etkisi vardı. En önemlisi de, büyük kısmı önceden kaydedilmiş altyapı üzerine çalıyorlardı. Sahneden salona bir tutku yansımayınca, dinleyici de dağıldı doğal olarak. Chrysta Bell'in en büyük eksiği bu. David Lynch'in çektiği "Bird of Flames" videosundaki büyüleyici atmosfer elbette sahnede yok; kendisi ve ekibi, performanslarıyla o açığı kapatamıyor.

Sonuçta Bell, birbirine çok benzeyen şarkıları, dinleyiciye kendi hislerini geçiremeden arka arkaya sıralamaya başlayınca, açıkçası sıkıldım konserden ve erken çıktım. Basın bülteninde Rolling Stone dergisinin, Bell'in canlı performansı için "düşsel ve kavurucu", "dumanlı ve eziyetli" gibi tanımlamalar kullandığı yazıyordu. Ben, düşsel ve kavurucu bir özellik bulamadım ama duman ve eziyet vardı sahnede. Bir de her yerde, theupcoming.co.uk sitesinde Portishead ve Massive Attack ile karşılaştırılabileceğinin yazdığı tekrarlanıyor. "Düşsel ve kavurucu" nitelik, belki kişiye göre değişir ama bu karşılaştırmaya gülünecek bir abartı derim.

Belki ilerde daha iyi bir albüm yapar, yanına daha yetenekli müzisyenler alır ve sahne performansını geliştirir Chrysta Bell. Sadece sesinin güzel olması yetmiyor; David Lynch'in desteğiyle buraya kadar geldi ama bundan sonrasında işi daha zor.



(Fotoğraflar ve video bana aittir.)

-

Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate