8 Mayıs 2013 Çarşamba

Gitara fark katan bir virtüöz: Kaki King


By on 18:19:00

Dün akşam Akbank Sanat Gitar Günleri kapsamında gitarist ve besteci Kaki King'i izledim. 33 yaşındaki Amerikalı müzisyen, 2008 yılında Türkçe yayınlanan Rolling Stone dergisinin ikinci yaşgününü kutladığı geceye de konuk olmuştu. O sırada kendisiyle röportaj yapsam da konserine gidememiştim.

Bir zamanlar metro istasyonlarında gitar çalarak hayatını kazanan Kaki King, sonunda Rolling Stone dergisinin '20 Yeni Gitar İlahı' listesine girmeyi başarmış bir isim. Dave Grohl, birkaç yıl önce ondan "Şu anda dünyanın büyük gitaristi," diye söz ediyordu. Dördüncü albümü "Dreaming of Revenge"i yayınladığı sırada Foo Fighters'la turneye çıkan genç müzisyen, "Ballad of the Beaconsfield Miners" adlı şarkının kaydında gruba eşlik de etmişti. O günlerden bu yana 2 stüdyo albümü ve iki de EP daha yayınladı. Gecen yıl çıkan "Glow" albümünden sonra İstanbul'a yeniden gelmesi sevindiriciydi.

Öncelikle şunu söylemek isterim ki, İstiklal Caddesi'ndeki Aksanat'ın içindeki konserlerden büyük zevk alıyorum. Geçen aylarda Fazıl Say'ı da orada dinlemiş ve büyük bir huzurla ayrılmıştım binadan. Oradaki konserlerden o kadar keyif almamın nedeni, fazla geniş olmayan boyutu ve oturmalı düzeni. Bu özellikleriyle, klasik müzik ve akustik solo konserler için çok uygun bir ortam sağlıyor. Gerçekten müzik dinlemek isteyenler geliyor oraya. Sessizce oturuyoruz, 1.5 saat susup sadece müzik dinliyoruz. O 1.5 saatin sonunda da insan kendini çok dinlenmiş hissediyor.

Aksanat konserlerinin bir diğer olumlu tarafı da, konser saatinin 20.00 olarak belirlenmesi. Kaki King de, dün akşam, caddelerden duyulan kornaların, ambulans sirenlerinin arasında bize bir sığınak olan Aksanat'ta tam 20.00'da sahnedeydi. Salona kadar gelen sesler, onun hoşuna gitmişti; İstanbul'a Portekiz'den geldiğini ve oradaki yavaş hayattan sonra bir New Yorklu olarak aradığı heyecanı burada bulduğunu söyledi. Eminim o sırada birçok kişi, "Ah bir bilsen Beyoğlu'nun başına gelenleri, nasıl burada her gün insanların biber gazı yediğini..." diye geçirmiştir. Ama İstanbul'a turist gibi gelip kısa süre kalan müzisyenler, özel olarak ilgili değillerse, kentin başına gelenleri bilmiyorlar; Blixa Bargeld gibi Kaki King de o anda mutlu olduğunu söylemek istemişti sadece...

Sahneye konulan bir iskemlede oturup tek başına konser veren müzisyen görüntüsü bana hep Caetano Veloso'yu hatırlatır. Kaki King, bir kadın olsa da, yaptıkları müzik farklı olsa da, bana yine onu hatırlattı. Lap steel, 7 ve 12 telli akustik gitarlar olmak üzere üç farklı gitarı vardı sahnede. Enstrümanına son derece hakim bir virtüöz olduğu daha ilk dakikalardan belli olan, kendine özgü çok çarpıcı bir tarz yaratan özel bir gitarist Kaki King. Gitarı aynı zamanda perküsyon alarak da kullanıyor; tekniği öyle zengin bir sound yaratıyor ki, yeri geliyor sanki gözlerinizi kapasanız birkaç kişilik bir grubu dinliyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz. Gitar sapının üzerindeki klavyede ve gövdesi üzerinde yaptığı ince oyunlar, alışık olmadığımız birçok farklı ses çıkarıyor ve bunları yaparken hiç pedal, efekt kullanmıyor.

Dün akşamki konsere geçen yıl çıkan "Glow" adlı albümünün açılış parçası "Great Round Burn" ile başladı Kaki King. Konser boyunca çaldığı 13 şarkının 8'i de o albümdendi. Şarkıları sunarken kendi hayatı, gezip gördügü yerler ve rastgele günlük konular hakkında esprili yorumlarda bulundu. Mesela üçüncü albümü "...Until We Felt Red"den "Jessica"yı çalmadan önce, o şarkıyı bir zamanlar tanıyıp ilişkiye girdiği bir Jessica için yazdığını ve yıllar sonra da başka bir Jessica ile evlendiğini anlattı. Şu anda eşi olan Jessica da hemen yanımızda oturuyordu, ona gülerek baktı; zaten konser boyunca karşılıklı flört halindeydi ikili. İşin ilginci, evlendiği Jessica'yı bulana kadar 11 tane Jessica tanımış olabileceğini anlattı.



2010 tarihli "Junior" hariç diğer albümlerini birer, ikişer şarkıyla da olsa andı. Sahnede belki Amerikalı olmanın, belki de artık seyirci ile yakın bir ilişki kurmaya alıştığı için çok rahattı Kaki King. "Konser sonrasında albüm de imzalarım, fotoğraf da çektiririm ne isterseniz yaparım," dedi. Müzisyen olmanın zorluklarını anlatırken söylediği bir şey çok doğruydu. İstanbul'dan aktarmalı olarak Singapur'a ve oradan da Avustralya'ya gidecekmiş. Normal bir insan gibi yatağa girip uyuması için perşembe akşamını beklemesi gerekeceğini söylerken şikayetçi değildi. Kendisini para kazanmak için seyahat ediyor gibi düşünüyormuş, yani sürekli seyahat halinde olmanın zorluklarına dayanması karşılığında para aldığını varsayıyor. Buna karşılık sanat ve zevk için de konser veriyor. "Yapabildiğim tek işle hayatımı sürdürmemi sağladığınız için teşekkür ederim," derken, bunu çok yürekten dile getirdiği belliydi. Gerçekten de insanın yapmayı istediği tek işi yapabilmesi ve onunla hayatını sürdürmesi, çok büyük bir tatmin ve mutluluk kaynağı. Bir dönem metroda müzik yaparak para kazanmaya çalışan bir müzisyenin duyarlılığı da yatıyordu o sözlerin arkasında.

Gitarın tellerine dokunurken yarattığı akıcı soundu, ayağına bağladığı zil ve topuklarını yere vurarak çıkardığı seslerle de destekledi zaman zaman. Kıvrak melodileri çok etkileyici bir ustalıkla çalmasının yanında, mükemmel bir ritim duygusuna da sahip olduğu açık. Rolling Stone haklıydı; dün akşam gitarın en yeni ilahlarından birisini dinlediğimiz kesindi. Bis için geri geldiğinde, "Bunun gelenek olmadığı bir yer bulmam gerek," dedi. Geri geleceğini herkes bilse de gitmek, şovun bir parçasıydı ve Kaki King, şov yapamayacak kadar doğaldı. Son albümünden "The Fire Eater"ı çalıp, İstanbul'a tekrar gelmek istediğini söyleyerek sahneden mutlu ayrıldı. Gitarın farklı boyutlarını gösteren, çok etkileyici bir performanstı.

Setlist: Great Round Burn - Bone Chaos in the Castle - Holding the Severed Self - Doing the Wrong Thing - Cargo Cult - Kelvinator, Kelvinator - Streetlight in the Egg - Fences - Jessica - Carmine St. - Magazine - King Pizel // The Fire Eeater

(Fotoğraflar ve video bana aittir.)

-

Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate