4 Kasım 2007 Pazar

Sarah Chang’den “Dört Mevsim”


By on 20:47:00



© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet Hafta Sonu/3 Kasım 2007

Sarah Chang, Kore asıllı Amerikalı bir keman virtüözü. Henüz 27 yaşında ama kısa kariyerine büyük başarılar sığdıran bir harika çocuk. 4 yaşında keman çalmaya başlayan sanatçı, 8 yaşındayken dünyanın en ünlü orkestra şeflerinden Ricardo Muti ve Zubin Mehta’nın önünde başarılı performanslar gösterdi. O tarihten bu yana da, aralarında Philadelphia Orkestrası ve New York Filarmoni olmak üzere dünyanın önemli orkestralarıyla çalışmaya başladı. 1992 yılında prestijli Avery Fisher Ödülü’ne layık görülen Chang, EMI etiketiyle yayımlanan Vivaldi: The Four Seasons adlı yeni albümüyle yine dikkatleri çekti. Bu ölümsüz eseri Grammy ödüllü Orpheus Oda Orkestrası ile yorumlayan Chang, bir kentten diğer kente sürekli seyahat ettiği yoğun programı içinde sorularımızı yanıtlamayı ihmal etmedi.

Önceki albüm kayıtlarınıza baktığımızda daha az bilinen bazı eserleri tercih ettiğinizi görüyoruz. Fakat şimdi klasik müziğin en popüler eserlerinden birini kaydederek dinleyicilerinizi bir anlamda şaşırttınız.

Son yaptığım kayıtlar, Shostakovich ve Prokofiev konçertolarıydı. Bunlar olağanüstü dramatik ve çok duygusal müzikler. Onları Sir Simon Rattle şefliğinde Berlin Filarmoni’yle yorumlamıştık. Büyük orkestra, büyük şef ve büyük eserler… Bu defa buna karşıt bir şey yapmak istedim. The Four Seasons’ı kaydetmek oldukça uzun bir süredir aklımdaydı. Vivaldi’nin müziği öylesine güzel, saf ve kadınsı ki!

Vivaldi’nin müziğine özel bir düşkünlüğünüz var mı?

Kesinlikle var. Vivaldi’nin saflığını ve basitliğini seviyorum. Ana hatları çizdikten sonra yorumcuların The Four Seasons’a kendi damgalarını vurmalarını sağlayacak bir özgürlüğü yaşamalarına olanak vermesine hayranım.

Ünlü kemancı Gidon Kremer bir keresinde, “başka hiç kimsenin The Four Seasons gibi 20. yüzyılı yansıtan bir eser yazma cüretini gösteremediğini” söylemişti. Aynı fikirde misiniz?

Gidon Kremer büyüleyici bir müzisyen! Benim kendime ait düşüncelerim var ama asla Gidon Kremer’le tartışmaya girmem.

Bu eseri telefonda bekletme müziği olarak ya da restoranlarda ve asansörlerde duyduğunuzda ne hissediyorsunuz?

Dehşete kapılıyorum. Bu asansör müziği değil, öyle olmamalı. Eğer bir restoranda bu müzik çalıyorsa orada yemek yiyemem. Popüler olduğu için mutluyum; bu harika, ama bu bir sanat eseri!

Orpheus Oda Orkestrası ile kayıt yapmak nasıl bir duyguydu? Üstelik, bu orkestranın en büyük özelliği şefsiz çalışması.

Hem zorlayıcı hem de eğlenceliydi. İlk kez şefsiz bir oda orkestrası ile çalmaktan dolayı büyük heyecan duydum ve bunun yarattığı sınırları zorlayıcı etkiden hoşlandım. Çok daha fazla sorumluluk gerektiriyordu ama bu tür çalışmanın getirdiği özgürlüğü de sevdim. Ayrıca hoşuma giden bir diğer şey de, orkestradakilerin göz kontağı kurup daha dikkatli dinleyerek birbirlerinin daha çok farkına varmaları ve böylece gerçek bir oda müziği icra etmeleri oldu.

Kemanla olan ilişkinizi nasıl tanımlarsınız? Yalnızca büyük bir sevgi mi var, yoksa bir tür sevgi ve bağımlılık karışımı mı söz konusu? Bazı müzisyenler çalmadıkları zaman boşluk hissettiklerini söylüyorlar. Siz de böyle hissediyor musunuz?

Aynı diğer insanlarla olan ilişkilere benziyor. Çoğunlukla sevgi var. Ama bazen de onu o kadar çok sevmiyorsunuz ve pek iyi anlaşamıyorsunuz. Fakat kemanım benim hayatımın çok büyük bir parçası ve sahnedeki sesim. Bu nedenle ona nazik davranmaya çalışıyorum! Partilere gidip alışveriş yapmak istediğim günler de oluyor. O zaman biraz ayrı kalabiliriz ama sonuçta ondan uzun süre ayrı kalamam.

8 yaşında bir harika çocuk olarak keşfedildiğinizden beri sürekli olarak çalışıp konser vermeye devam ediyorsunuz. Bugün klasik müziğin en yetenekli genç sanatçılarından birisiniz ve kendi kuşağınız için bir esin kaynağısınız. Bir müzisyen olarak başarmak istediğiniz başka bir hedef var mı?

Bugün yaptığım şeyi sürdürebilmeyi isterim. Konser vermeyi ve albüm yapmayı çok seviyorum. Bunun için kendimi çok talihli olarak görüyorum. Parmaklarım ve kalbim izin veridiği sürece bunu yapmayı istiyorum.

Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate