The Jackson 5 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
The Jackson 5 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Ağustos 2014 Pazar

ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE 10 ŞARKISIYLA MICHAEL JACKSON*


3.8.2014

25 Haziran 2014, pop müziğin yaşarken efsaneleşen büyük yeteneği Michael Jackson’ın beşinci ölüm yıldönümü. Daha 10 yaşındayken kardeşleriyle birlikte The Jackson 5 grubuyla birlikte çıktığı sahnede yıldızı hiç sönmedi Michael’ın. Neredeyse yaşamının tümünü kapsayan kariyerinde müzik dünyasında yaptıkları ona “Pop’un Kralı” ünvanını kazandırdı. Çok satan albümler, liste rekorları, ödüller, delicesine peşinden giden hayranlar, onu dev bir yıldız haline getirmiş, en tepeye çıkarmıştı. 

1980’li yıllardaki Michael fırtınası, 90’larda da sürdü, ancak ilk çocuk istismarı suçlaması da 90’lı yılların başında geldi. O bu iddiaları hep reddetse de, artık hayatı skandallar, sansasyonlar ve mahkemelerde açılan davalarla doluydu. Son yıllarda mali krize girince büyük bir şovla sahnelere yeniden görkemli bir dönüş yapmaya hazırlanıyordu. İşte tam o sırada 25 Haziran 2009’da aniden yaşama veda ettiği duyurulduğunda henüz yarım yüzyıllık bir hayatı tamamlamıştı. Bu dünyadan göçüp gittiğine kimse inanamadı. Özel doktoru Conrad Murray, 2011’de Michael Jackson’a aşırı dozda anestetik propofol vermekten dolayı dört yıl ceza aldı ama 2013’te California yasalarından yapılan bir değişiklik sonucunda salındı. Murray’ın ifadesine göre, MJ’ı o değil, ilaç bağımlısı olan Michael’ın kendisi yanlışlıkla öldürmüştü. 

Sonuçta müzik dünyasından bir Michael Jakson geçti ama geride bıraktığı müzik mirası o kadar büyük ki, bugün hala arkasından yeni albümleri çıkıyor, yayınlamadığı kayıtları düzenlenerek ünlü isimlerle düet haline getiriliyor. Hatta o kadar ki, bu yıl Las Vegas’ta yapılan Billboard Müzik Ödülleri’nde kullanılan hologram görüntüsü sayesinde, yeni albümünden çıkan “Slave to the Rhythm” adlı şarkıyı Michael Jackson’ın kendisi söylüyormuş gibi izledi dünya. O mali kriz içinde ayrıldı bu dünyadan ama arkasından ailesi ve plak şirketi milyon dolarlar kazanmaya devam ediyor. Associated Press’in haberine göre, öldüğü günden beri bugüne kadar MJ adıyla kazanılan paranın 600 milyon dolar olduğu, bunun da yılda 100 milyon doları geçtiği bildirliyor.  Ünlü grup Cirque du Soleil’in MJ’ın şarkılarından sahneye uyarlanan şovu “The Immortal Tour”un dünya çapında 500’den fazla şovu planlanmış durumda. Belli ki Michael efsanesi bitmedi... Biz de onu ölüm yıldönümünde en güzel on şarkısıyla analım istedik.

1- “Billie Jean” (Michael Jackson)

Michael Jackson’ın tüm zamanların en çok satan albümü ünvanına sahip “Thriller”dan yayınladığı ikinci tekliydi bu. MJ şarkının, The Jackson 5 ile turneye çıktıklarında daima ağabeylerinin çevresinde dolanan “groupie”ler hakkında olduğunu söylemişti. Yayınlanmadan önce Bruce Swedien tarafından tam 91 kez mikslenen “Billi Jean”i MJ üç hafta boyunca sadece bas riff’i üzerinde çalışarak tek başına yazmıştı. MJ’ın 1983’te “Motown 25: Yesterday, Today, Forever” adlı televizyon şovunda ilk kez “moonwalk” dansını yaptığı şarkı da buydu. Aynı zamanda bir siyahi müzisyene ait videonun düzenli olarak MTV’de yayınlandığı ilk şarkı da “Billi Jean” oldu ve böylece MJ, o kanalın engellerini kırıp, kendisinden sonra gelen siyahi müzisyenlere de yol açtı.



2- “Beat It” (Michael Jackson)

Birçok şarkıda olduğu gibi, MJ’ın yazdığı “Beat It”in de prodüktörlüğünü Quincy Jones üstlenmişti. “Thriller” albümünden  üçüncü tekli olarak yayınlanan şarkı, Eddie Van Halen’ın çarpıcı gitar solosuyla dikkat çeker. Yaptığı katkı karşılığında hiçbir ücret almayan Eddie Van Halen, bir röportajında, “Belki Michael bir gün bana dans dersi verir,” diye düşündüğünü söylemişti. Onun katkısıyla siyahi rock müzikte bir dönüm noktası haline gelen şarkı, MJ’ın müziğini de daha geniş beyaz kesimlere ulaştırdı. Sokaklarda süren çete hayatını konu alan şarkıyı yazarken MJ’ın “West Side Story”den esinlendiği söylenir, video da onunla ilişkilendirilse de, yönetmen Bob Giraldi, içinde yetiştiği Paterson, New Jersey’deki İtalyan serseri gruplarından esin aldığını söyledi.



3- “Smooth Criminal” (Michael Jackson)

1987 tarihli “Bad” albümünden çıkan teklilerden biriydi. MJ, çoğu şarkısının aksine, burada doğrudan kendi deneyimlerinden esinlenmemiş, hayali bir olay  etrafında kurmuştur şarkıyı. Annie adlı bir kadın, bir gangster tarafından saldırıya uğramış ve MJ da bu olaya tanık olmuştur. Şarkıda sürekli “Annie are you OK?” diye sormasının nedeni budur. (O yıllarda İngilizce’ye hakim olmayanlar, MJ’ın hızla söylediği bu cümleyi “eni vici vokke” diye söylemiş, sözler sonradan ortaya çıkınca da bu epey bir espri konusu olmuştu.) MJ’ın 1930’lardan bir gangster gibi giyindiği videoda, özel bir teknikle iki ayağı da yere bastığı halde 45 derece eğimli bir şekilde yerçekimine meydan okurcasına dans ederken gösteren çekimler yer alır. MJ’ın 1988’de yayınladığı ve Joe Pesci’nin de rol aldığı “Moonwalker” adlı antolojik filmin temelinde de bu şarkı vardır. 



4- “Thriller” (Rod Temperton)

“Thriller” yayınlandığında MJ, 1979 tarihli “Off the Wall” albümüyle zaten büyük bir başarı elde etmiş durumdaydı; ancak tüm dünyada bir fenomen haline gelmesinde bu albüm bir dönüm noktası oldu. Paul McCartney (The Girl Is Mine) ve Eddie Van Halen’ın (Beat It) yanı sıra, “Thriller”da Vincent Price ile işbirliği yapılması, müzik endüstrisindeki ırk kaynaklı ayrımı aşmakta yardımcı oldu. (Şarkının ortasındaki konuşma sesi ve ünlü gülüş, ünlü Amerikalı oyuncu Vincent Price’a ait.) “Thriller”, geceleri insan yiyen kurt adamlar hakkındaki korku saçan temasıyla bu ölçüde popüler olup, bir yılı aşkın süre listelerde kalabilen ilk pop şarkısıydı. Michael Jackson, şarkılarının büyük bir kısmını kendi yazsa da, “Thriller”, İngiliz besteci prodüktör Rod Temperton imzalıydı. (Temperton, MJ için ayrıca “Rock with You” ve “Off the Wall” adlı şarkıları yazmıştı.) Yaklaşık 14 dakika süren “Thriller”ın  videosu, şarkıların videolarla aklımızda yer etmeye başladığı MTV döneminde koreografisi ve kostümleri ile çığır açmıştı.



5- “Dirty Diana” (Michael Jackson)

“Bad” albümünde yer alan bu şarkı, MJ’ın “Beat It” gibi pop rock/hard rock’a yakın duran şarkılarından biridir. Bu kez gitarda Eddie Van Halen yerine Billy Idol’ın da gitaristliğini yapan Steve Stevens yer alır. MJ, bu şarkıda da “Billie Jean” gibi groupie denilen kadınlardan söz eder, ancak bu defa Diana adlı belli bir kadın söz konusudur. Bu şarkı yayınlandığında, MJ aynı albümden beş şarkısı birden bir numaraya yükselen ilk müzisyen oldu. Şarkının videosu canlı bir performans sırasında 1988’de Los Angeles’ta Joe Pytka tarafından çekildi. Ayrıca New York Madison Square Garden’da çekilen 7 dakikalık bir videosu daha var.



6- “Bad” (Michael Jackson)

Bu şarkı da MJ’ın gettolara ve West Side Story’e olan ilgisini gösterir. Kötü bir semtte oturan bir genç, özel bir yatılı okula gitme şansı elde etmiş ve tatil döneminde geri döndüğünde mahallesindeki diğer çetelerde yer alan çocukların kıskançlığı yüzünden başı belaya girmiştir. MJ, bir röportajında bu şarkıya konu olan olayı bir dergide okuduğunu anlatmıştı. Dance-pop ve funk unsurlarını buluşturan “Bad”in başlangıçta Prince ile bir düet olmasının planlandığı ama onun açılıştaki “your butt is mine” sözünü söylemek istemediği söylenir. Açıkçası Prince’in sadece bu nedenle düeti geri çevirmesi bana pek mantıklı gelmiyor ama yine de bilinmez. Bir metro istasyonunda iki çetenin kavgasını yansıtan videoyu, Martin Scorcese çekti, Wesley Snipes rakip çetenin liderini oynarken, MJ’ın annesi rolünü Roberta Flack üstlendi. MJ’ın isyankar bir imaja büründüğü “Bad” dönemini en iyi anlatan şarkıdır bana göre.



7- “Scream” (James Harris III / Terry Lewis / Michaell Jackson / Janet Jackson)

MJ’ın kardeşi Janet Jackson ile düet yaptığı 1995 tarihli “Scream”, iki CD’lik “HIStory: Past, Present and Future” albümünün ikinci CD’sinde yer alır. MJ, pop, dance-pop ve electrorock’ı buluşturan şarkıda, medyanın çocuk istismarı iddiaları ve Lisa Marie Presley ile evliliğini ele alış yöntemine karşı agresif bir tavır yansıtır; medyaya, kendisine baskı yapmaktan ve gerçeği çarpıtmaktan vazgeçmesi çağrısında bulunur. Mark Romanek’in çektiği siyah beyaz video, o dönemde 7 milyon dolarlık bütçesiyle en pahalı video olmuştu. 



8- “The Way You Make Me Feel” (Michael Jackson)

“Bad” albümünde yer alan 1987 tarihli “The Way You Make Me Feel”, MJ’ın en güzel R & B odaklı şarkılarındandır. Daha önce de kadınlar hakkında şarkılar yapmıştı ama bu şarkının videosunda ilk kez doğrudan karşı cinse aşkını gösteren sahneler yer aldı. “Bad” albümünün 25. yılı dolayısıyla hazırlanan Bad 25 belgeselinde, bunun, özellikle kamuoyunun gözünde MJ’ın kadınlara ilgisini göstermek açısından planlı olarak yapıldığı belirtildi. Jackson’ın bir sokakta arkasından gittiği Tatiana Thumbtzen de, o dönemde MJ ile aralarında ilişki olduğunu da iddia etmişti. Birçok farklı ritmin kullanıldığı şarkıyı Michael’ın annesinin isteği üzerine yazdığı da söylenir. 



9- “Man in the Mirror” (Glen Ballard / Siedah Garrett)

Glen Ballard’ın bestelediği ve Siedah Garrett’ın sözlerini yazdığı şarkının, değişimi insanın kendisinin başlatabileceğini anlatan umut verici bir mesajı var. Vokalde MJ’ın yanı sıra, Garrett, Amerikan gospel korosu The Winans ve Madonna’nın “Like A Prayer” adlı şarkısında da yer alan Andrea Crouch Choir’ın katkıda bulunmuştu. Diğer videolarının aksine, bu şarkı için çekilen videoda MJ odak noktası ya da başrolde değildir; sadece sonda tek bir sahnede kalabalığın içinde görünür. Onun yerine Washington’daki insan hakları yürüyüşünü, Etiyopya’daki açlığı, evsizleri, İran rehine krizini, Kennedy suikastini, Gandhi, Martin Luther King, Mandela, Rosa Parks gibi önemli figürleri gösteren sahneler kullanılmıştır. “Bad” albümünün 1 numaraya çıkan şarkılarından “Man in the Mirror”, MJ’ın toplumsal mesaj verdiği şarkılardan biridir.



10- “They Don’t Care About Us” (Michael Jackson)

1996 tarihli “HIStory: Past, Present and Future: Book I” albümünde yer alan “Man in the Mirror” gibi MJ’ın toplumsal/siyasi içerikli şarkılarındandır. Bu nedenle de yazdığı en tartışmalı şarkılardan biridir. Yayınlanmadan bir gün önce The New York Times gazetesinde, şarkıda Yahudi karşıtı sözler olduğu yazılınca, büyük tepki çekti. Bunun üzerine MJ, şarkının önyargı ve nefretin neden olduğu toplumsal ve politik sorunlara dikkat çektiğini ve kendisinin saldıranlardan değil, saldırılanlardan birisi olduğunu söyleyip, yanlış yorumlanmasına üzüldüğünü açıkladı. Ancak o dönemde çoğu radyo şarkıyı çalmaya yanaşmayınca, Amerika’da liste başarısı sınırlı oldu. Spike Lee tarafından çekilen iki videodan birincisinde MJ Brezilya’da yoksulların yaşadığı bir favaleda hayranlarıyla dans ederken görünür; insan hakları ihlallerine dair görüntülerin yer aldığı bir hapishanede çekilen diğer videoda ise hapisteki mahkumlardan biridir. 




(Link: Bu yazı, 25 Haziran 2014 tarihinde redbull.com.tr'de yayınlanmıştır.)


6 Temmuz 2009 Pazartesi

“Michael Jackson: Sihir ve Çılgınlık”


© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet/ 5 Temmuz 2009

The Magic and the Madness... Yazar J. Randy Taraborrelli, 1991’de yayımlanan Michael Jackson biyografisinde ünlü sanatçıyı anlatmak için bu iki sözcüğü seçmişti.

Michael Jackson’ın sihri neydi? Televizyonda ya da gerçek yaşamında onu bir kez görmek yetiyordu büyülenmeye. Üstün yeteneğiydi onun sihri... Ay yürüyüşünün sırrını kimse çözemedi...

Çılgınlıklarla doluydu yaşantısı. Hayatını sayılarla anlatmaya kalksanız, karşınıza çıkanlar hep çok şaşırtıcı.

9 çocuklu bir ailenin 7. çocuğuydu.

Kardeşleriyle kurduğu The Jackson 5 grubuyla ilk sahneye çıktığında 5 yaşındaydı.

50 yıllık yaşamının 45 senesi müzikle geçti. 13 kere Grammy kazandı.

160 kişinin çalıştığı dev bir çiftlikte, hayvanlarla ve çocuklarıyla birlikte yaşadı.

Krallar gibi görkemli bir hayat sürdü. Ama ödüller, albümler, skandallar ve milyonlarca hayran arasında yalnızlıkla geçti ömrü. Ve sonunda hiç beklenmedik bir anda dünyadan ayrılarak herkesi şok etti.

Şimdi ardından yas tutuyor insanlar. Hayranları öldüğüne inanmak istemiyor. İntihar edenler olduğu söyleniyor. Albüm satışları ise tavan yaptı.

Neden Efsaneleşti?

Tüm dünyaya yayılan bu histerinin bazı nedenleri var. O nedenler, Michael Jackson’ın niye efsaneleştiğini de ortaya koyuyor:

1-Michael Jackson, her şeyden önce insanlar, ülkeler ve kültürler arasındaki sınırları kaldırdı. Önce siyahtı, sonra beyaz. Ne tam bir erkek görünümündeydi ne de kadın. Ne yetişkindi ne de çocuk. Herkes, onda kendinden bir şey buldu.

2-1980’lerde yükselen pop döneminin en büyük temsilcisiydi. Müziğe katkılarıyla, büyük sahne şovlarıyla her zaman gündemde kaldı.

Ama bugünün pop yıldızlarından çok farklıydı. Başarının yetenekle kazanıldığı bir dönemde ün kazandı. Pop müzik tarihine hıçkırık soundunu, ay yürüyüşünü, robot dansını ve kısa film benzeri video klipleri kazandırdı.

Tüm dünyada bir kuşağın gençleri, yürüyüşüyle, dansıyla, giyimiyle onu taklit ederek büyüdü.

Michael Jackson, bugün tek bir şarkıyla ünlenen ama ne sesi ne de yeteneği olan yıldızlardan değildi. Sevin ya da sevmeyin, yeteneğine ve azmine şapka çıkaracağınız gerçek bir sanatçıydı.

3-İnsanlar için bir kahramandı o. Herkesin umutlarının ve hayallerinin ağırlığını omuzlarında hisseden bir süperstardı. Hep yaşayacağına ve muhteşem şovlarla ayakta kalacağına inanılan doğaüstü bir yaratıktı sanki...

Amerikan popüler kültürünün en sevilen karakterleri Süpermen ve Örümcek Adam gibi hep genç, fit ve enerjik kalacağı düşünülen bir idoldü...

Bu yüzden, öldüğünde şok etkisi yarattı. Kimse kabul etmek istemedi ölümünü...

4-Son yıllarda çocuk istismarına yönelik iddialar nedeniyle ağır suçlamalarla karşılaştı. Bu iddiaları hep reddetti ama toplum kararını vermişti: O, hasta bir adamdı...

Gazeteler benim uzaylı olduğumu yazınca herkes inanıyor, ama ben uzaylı olduğumu söylersem kimse ciddiye almıyor,” dedi bir keresinde. Hakkındaki iddiaların doğruluğu kanıtlanamadı, ama o toplumdan tecrit edilmiş bir halde sürdürdü hayatını.

Normal bir insan değildi ama normal bir hayat sürmesi de mümkün değildi. Bir gün kimseye haber vermeden, şapka ve gözlük takıp Londra’da bir müzik mağazasına gitti. Yeni çıkan albümlere bakmak istiyordu, fakat bir kişi kendisini tanıyınca birkaç dakika içinde izdiham yaşandı ve polis mağazayı kapatmak zorunda kaldı.

Kendisinin ve çocuklarının yüzünü bezlerle kapatıp dolaştı sokaklarda. Kaçtıkça kovalandı, kovalandıkça kaçtı... “Celebrity” kültürünün son kurbanıydı Michael Jackson...

5-Çocukluğunda despot babası tarafından kötü muamele ve şiddet görmüştü. Kameralar önünde o yılları anlatırken eliyle yüzünü kapatıp ağladı.

Bütün o garipliğinin ve psikolojik bozukluklarının kaynağında o yıllar vardı. Daha 5 yaşında sahneye çıkarılıp ailesi için para kazanmak zorunda bırakılan utangaç Michael, çocukluğunu hiç yaşamadı.

Ve öldüğünde vasiyetinde babasının adını hiç anmadı...

BİR EFSANENİN ACI SONU

Michael Jackson’ın hayat hikayesinin üç ayrı yönü var:

1.Başarılarla dolu muhteşem sahne hayatı

2.Yalnız ve tuhaf özel hayatı

3.Finansal krizle sona eren iş hayatı

Bu üçü arasında en şaşırtıcı olan sonuncusu.

Çünkü bize şu soruyu sorduruyor: 20. yüzyılın en büyük pop yıldızı, nasıl oldu da son günlerini borç batağı içinde, korkunç bir finans sıkıntısı içinde geçirdi?

Öldüğünde ardında 500 milyon dolar borç bıraktığı söyleniyor.

Nasıl oldu da, borçları nedeniyle Los Angeles’taki çiftliği Neverland’in 25 milyon dolarlık ipoteğini bile ödeyemeyecek duruma geldi?

Nasıl oldu da bugüne kadar 750 milyondan fazla albüm satan bir müzisyen böyle bir krize girdi?

Kapitalist Piyasa Sömürüsü

Sorunun birinci yanıtı, müzik sektöründe geçerli olan sömürü ile ilgili.

The New York Times’da yayınlanan bir makaleye göre, Michael Jackson’ın 1980’den bugüne kadar albüm satışlarından kazandığı toplam gelir 300 milyon dolar.

Video, single, reklam ve konser gelirlerini de işin içine katarsanız, buna 400 milyon dolar daha ekleniyor. Bunu yıllara bölerseniz, toplam kazancı yılda 25 milyon doları bulmuyor.

Fox TV’nin American Idol yarışmasının jüri üyesi Simon Cowell’e bile yılda 100-144 milyon dolar arasında bir ücret önerdiğini düşünürseniz, çarpıklık ortada. Bunun nedeni de, müzik sektöründe kazançtan aslan payını alanın büyük plak şirketleri olması.

Michael Jackson’ın finansal krize girmesinin bir diğer nedeni, acımasız kapitalist piyasanın ağına düşmesi...

Yapılan hesaplara göre, Jackson’ın sanat hayatı boyunca 1 milyar dolardan fazla para kazanmış olması gerekiyor. Buna sahip olduğu 500 milyon dolarlık Sony-ATV müzik kataloğunddaki yayın hakları da dahil.

Fakat ünlü müzisyen, çocuk istismarı davalarının görüldüğü 2005 yılında ciddi bir mali krizle karşı karşıya kaldı. Mahkeme, avukat masrafları ve yaptığı aşırı harcamalar yüzünden Bank of America’ya 270 milyon dolar borçlanmıştı. Bu borcu, bankaya çok yüksek bir faiz oranıyla geri ödüyordu.

Plak şirketi Sony Music, Michael’ın sahip olduğu hisseleri istemedikleri birine satabileceğinden çekiniyordu. Bunun için soruna bir çözüm bulmak amacıyla araya girdi. Uzun görüşmeler sonunda, Fortress Investment adlı bir yatırım şirketi ile anlaşma sağlandı.

Buna göre, şirket, Michael Jackson’a düşük bir faizle ayda 5 milyon dolar olarak geri ödeyebileceği bir kredi açtı. Fakat ödemelerde herhangi bir aksaklık olursa, Sony-ATV kataloğundaki hissesinin yarısına Sony el koyacaktı.

Ayrıca Fortress firması, Neverland çiftliğine 25 milyon dolarlık bir ipotek de koymuştu.

Borç ve İlaç Sarmalı

İşte Jackson’ın sonunu bu korkunç borç ve ipotek sarmalı hazırladı. Çocuk istismarı iddialarından mahkemede suçsuz bulundu ama toplumun gözünde aklanamadı...

O günlerde dostum dediği Bahreyn Prensi’ne sığındı. Ama o Bahreyn’deyken Neverland'in kapısına kilit vuruldu. Sigorta masraflarını karşılayamamış, çalışanların ücretini ödeyememişti.

Sonradan Bahreyn Prensi de, Jackson’a albüm çıkarması için para verdiğini ama onun bunu yerine getirmediğini söyleyerek dava açtı.

Son çaresi, yeniden konser verip kazandığı parayla borçlarını ödemekti. Londra’da vereceği 50 konserin sponsorluğu için AEG Live firması ile anlaşıldı.

Ama bu kadar fazla sayıda konsere çıkacak fiziksel gücü yoktu. Yakınlarına son günlerde “Ben bittim,” demesi bu yüzdendi.

Uykusuzluk ve çeşitli ağrılarla mücadele ediyordu. Ağrı kesiciler ve antidepresan ilaçlarda aradı çareyi...

Dünyanın en ünlü pop yıldızı, tefecilerin elinde kıvranırken, konser biletleri karaborsaya düştü.

Yeniden sahneye bekleniyordu...

Çıkamadı. Çünkü bir gün aniden kalbi durdu. Amerikan toplumunun ilaç bağımlılığının son örneğiydi Michael Jackson...

O ilaçları bilerek mi karıştırdı, yoksa doktor hatası mıydı? Yanıtı hiçbir zaman bilinmeyecek.

Kim bilir belki de bir sihir yapıp çılgınca yok oldu ortadan...

O, Thatcherizm ile Reaganizm'in pazarın koşulsuz egemenliğine dayanan politikalarla büyük halk kitlelerini ezip geçtiği 80'lerde, müzikte devrim yapmıştı...

Ama pazarın koşulsuz egemenliği onu da ezdi geçti...

Michael Jackson efsanesinin sonu böyle olmamalıydı. O, iflas eden bir holding patronu gibi ölmemeliydi...

Güle güle Mr. Moonwalker...

Translate