19 Aralık 2016 Pazartesi

ÖTEKİLEŞTİRİLENLERİN SESİ: EMERGENCY BROADCAST


By on 17:57:00

19.12.2016

Punk'ın 40. yılının kutlandığı 2016, ne yazık ki ülkemizde gurur verici kutlamalara sahne olmadı. Tarih boyunca baskının hüküm sürdüğü bu coğrafyada punk/hardcore kültürünün güçlü olmaması, bir yandan bu durumun yarattığı bir sonuç ama diğer yandan da üzücü bir tezat. İsyanın sesi olan gruplara Türkiye'de az rastlansa da yok değiller; özellikle yeraltı punk/hardcore sahnesinde kendin yapçı kültür içinde gelişen birçok grup var. Bunlardan birisi olan Emergency Broadcast, kasım ayında ilk albümleri "Real Tale"i yayınladı.

2012'de İstanbul'da kurulan hardcore grubu vokalist Cihan Eker'le birlikte, gitarda Ersin Çağlayan, bas gitarda Muhammed Aslan ve davulda Yiğit Ünal Yıldırım'dan oluşuyor.  Albümlerini, anarşizm ile veganizm hakkındaki düşünceleri savunmak ve eşitsizlik ile tüm hükümet sistemlerine karşı duruşlarını sergilemek için kaydettiklerini belirtiyorlar. Albümü dinledikten sonra böylesine net bir tavır içinde olan gruba sormak istediklerim oldu elbette. Vokalist Cihan Eker, sorularımı lafını hiç sakınmadan ve dolandırmadan yanıtladı.

Sıkı bir grup dinleyip içinden geçenleri haykırmak isteyenler olursa, Emergency Broadcast 24 Aralık'ta Kadıköy Woodstock'ta albüm tanıtım konseri verecek. Ötekileştirilenleri ve 'marjinal' olanları, birlik ve beraberlik eşliğinde haykırmak için konserlerine bekliyorlar!

Dört yıl önce İstanbul'da kurulduğunuzu biliyorum ama sizi daha yakından tanımak ve tanıtmak için dört üyenin nasıl bir araya geldiğini soracağım.

Benim başka bir punk tabanlı grubum vardı ve bir ilanla beraber şu anda grupta bulunan Yiğit’le tanışmış olduk. Grubun kuruluşundan beri beraberiz. Bir süre eleman değişikliği döneminden sonra geçtiğimiz ağustos ayında Muhammed ile çalışmaya başladık. Albüm kaydı süresince gitarist arayışımız vardı sonunda Ersin’le çalışmaya başladık.



CİNSİYETÇİLERE, HOMOFOBİKLERE, EŞİTSİZLİĞE VE IRKÇILIĞA KARŞI


Marjinalleştirilmiş ideolojilerin sesi olmayı amaçladığınızı belirtiyorsunuz. Cinsiyetçi, homofobik görüşlere, eşitsizlik ve ırkçılığa karşısınız ve şarkı sözleriniz bu tavrınızı yansıtıyor. Bugün sokağa çıkıp sorsak azımsanmayacak sayıda insan da kendisini cinsiyetçiliğe, homofobik görüşlere, eşitsizlik ve ırkçılığa karşı olarak tanımlar. Sizce 21. yüzyılda neden bu olumlu görüşler marjinal etiketini taşıyor?

Çünkü bastırılmış, korkutulmuş, susturulmuş, gün geçtikçe daha da yobazlaşan, faşist, ırkçı bir toplumda yaşıyoruz. Birçok insan aslında doğrunun ne olduğunu, nasıl olması gerektiğini biliyor ama o cesaret, o inanç kalmamış. Akşam evinde televizyonunu izlemek, maçlara gitmek, 8 - 5 bir işte çalışmak ve tabiri caizse "etliye sütlüye karışmamak" kolay olanı. Müzik sektöründe de artık işler böyle ilerliyor gözlemlediğimiz kadarıyla; hep aynı şarkı sözleri, ruhsuz melodiler ve sonuçta kopyala yapıştır müzik albümleri üretiliyor. Birileri gelip gerçeği yüzlerine karşı söyleyince de dışlamak, görmezden gelmek ve vicdanını rahatlatıcı atıflarda bulunmak kolay geliyor.

VEGANLIK, YAŞAM HAKKI VE ALF'YE ADANAN ŞARKILAR


Kasım ayında yayınladığınız "Real Tale" adlı albümünüzde anarşizm ve veganizmi destekleyen bir tavır içinde olduğunuz ortada. Geçenlerde ben de Arkaoda'da AEVOM’un düzenlendiği bir etkinlikte bu ikisi ve punk/hardcore kültürü arasındaki ilişkiyi anlatan bir konuşma yaptım. Sizin bu ilişkiye dair bakış açınızı duymak isterim.

Hardcore / Punk türevi "genre"lar köklerini bir isyan ve başkaldırı halinden alır ve bunu müziği ile bağdaştırır. Tarzlara göre değişim gösterebiliyor; mesela "positive hardcore" gibi bir tarz da mevcut, ama genel olarak hardcore müzik, evrensel ve toplumsal isyanlar ve başkaldırılar üzerinde yoğunlaşır. Birbirine bağlı kültürlerin bir zinciri gibi görüyoruz. Anarşizm, temellerinde veganizmi yaşatan bir ideoloji. “Total Liberation” ilkesinin penceresinden bakarsak da bu böyle olmalı.

Bir vegan olarak "This Is Who I Am" adlı şarkıda masum canlıların katledilmesine karşı sözleriniz dikkatimi çekti. Grupta vegan var mı?

Ben vejetaryenim, davulcumuz Yiğit vegan ve evet, “This Is Who I Am” ve “Morals of Ignorance” veganlık ve yaşam hakkı üzerine yazıldı. “Morals of Ignorance”, ALF’ye (Animal Liberation Front) ithafen yazılmış bir şarkı. Yaşayan bütün varlıkların özgürce nefes alabileceği bir dünya dileğimiz var.

İlham aldığınız gruplar ya da belli isimler var mı? Hemen ilk olarak aklıma Crass, Conflict, Propagandhi gibi isimler geliyor ama özel olarak sizi etkileyenler kimler?

Elbette, ilham aldığımız, beğendiğimiz ve beslendiğimiz kişi veya gruplar var. Örnek olarak Incendiary, Terror, Expire, Sick Of It All gibi grupları gösterebiliriz.


"YERALTI SAHNESİNDE DAYANIŞMA YOK DENECEK KADAR AZ"


Türkiye'ye ne yazık ki çok geç gelen ve yurtdışındaki kadar güçlenemeyen punk/hardcore kültürü hakkında ne düşünüyorsunuz? Yeraltı sahnesinde gruplar var elbette ama seslerini duyurmakta yeterli kanal bulamıyorlar. Bu konuda deneyimleriniz nasıl?

Yeraltı sahnesinde grupların sayısı azımsanmayacak derecede fazla ama karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma konusunda pozitif konuşamıyoruz maalesef. Toplasak 50 -100 kişilik bir kemik kitle var, fakat birliktelik ve destek yok denecek kadar az. Tabii kolektif bir durum oluşamayınca da kanal bulmak için şanslı olmak gerekiyor çoğu zaman. Türkiye'deki sahne, maalesef Avrupa ülkelerinden ve hatta bazı Asya ülkelerininkinden çok geride. Genel olarak özellikle Avrupa ve Amerika'daki hardcore sahnesine karşı gelişmiş bir eziklik duygusu mevcut. Bizce yeterince profesyonel olamamak, becerememek, buna alan oluşturuyor. Mesela bizde yazılmış her şarkı başka bir grubun şarkısına benzetilmeye çalışılır; "wannabe" psikolojisi...

Müzisyenlerin müzik yaparak hayatlarını kazanmasının giderek zorlaştığı bir dönemde punk/hardcore grupların izleyebileceği yollar daha da sınırlı. Kayıtlarınızı Bandcamp üzerinde ücretsiz indirme olanağı tanıyarak paylaşıyorsunuz. Konserlerde yeterli gelir sağlanamıyor, hatta konser mekanı bulmak ciddi bir sorun. Bu durumda yeraltı kültüründe grupların varlığını sürdürebilmesi iyice zor.

Konser mekanı bulmak ciddi anlamda sorun. Mekan sahipleri, bu müzik tarzının mekanlarında çalınmasına pek sıcak bakmıyor. Yeraltı sahnesinde bir dayanışma kültürü olmak zorunda elbette, başka türlü büyümek imkansız ama belirttiğimiz gibi anlamsız bir "biz daha iyiyiz" durumu var, yarış gibi davranılıyor. Rekabet güzeldir ama bunu kesinlikle dayanışarak yapmak gerekiyor. 

"MEKAN SAHİPLERİ, ORGANİZATÖRLER ÜRKÜYOR OLABİLİR"


Türkiye'de punk/hardcore gruplara yer veren etkinlik, festival sayısı çok az. Büyük festivaller asla bu türlere el uzatmıyor. Sistem karşıtı olmanın yarattığı bir sonuç diye düşünüyorum. Şarkı sözlerindeki çıplak gerçeklerden mi ürküyorlar dersiniz?

Mekan sahiplerinin ve organizatörlerin mekanlarında veya organizasyonlarında yer vermek istememe sebeplerinden bir kısmı, bu "çıplak gerçekler" ve "propagandaya alet olmak istememe" gibi durumlar olabilir. Ülkede insanlar koruma içgüdüsünün getirdiği bir "yerini kaybetmeme" halinde. Ürküyor olabilirler.

Punk rock'ın 40. yılı kutlandı bu yıl. Gerçi bizde bir kutlama etkinliği yapılmadı. Patti Smith "Horses"ı baştan sona, bir kaçak AVM bağlantılı mekanda çaldı ama bu durum hiç yaşanmasaydı keşke... Hâlâ punk ruhlu kalan insanlar için bir trajediydi bence. Sizin bu yıldönümünde punk ve DIY kültürü hakkında görüşleriniz nasıl?

DIY kültürünün samimiyetinin ve saflığının değerini bu tarz eylemlerle bir kez daha anlıyorsunuz aslında. Şirket haline getirilmiş bir düzende bu tarz "göstermelik" hareketlerin mide bulandırıcı olduğunu düşünüyoruz.

"AÇLIK, ADALETSİZLİK, EŞİTSİZLİK , SÖMÜRÜ VE ZULÜM OLDUĞU SÜRECE PUNK VE HARDCORE OLACAK"


Londra'daki resmi kutlamaların o sırada hâlâ görevde muhafazakar Belediye Başkanı Boris Johnson'ın desteği altında yapılacağı duyurulduğunda bunun büyük bir hakaret olduğunu düşünmüştüm. 40 yıl sonra punk'ın geldiği yerden rahatsızlık duyuyor musunuz?

Zamanında fazlasıyla ötekileştirilmiş bir kültürün bir turizm yatırımı olarak kullanılması müthiş inanç kırıcı. Asıl rahatsızlık oluşturan da bu kültürün "devlet" tarafından benimsenmesi. Durup bir düşünmek lazım.

Müziğin son derece pasifize edildiği günümüzde punk/hardcore grupların sisteme ve insanlığa karşı haykırışını önemsiyorum. "Punk is dead!" diyenlere karşı yanıtınız ne?

Dünyada açlık, adaletsizlik, eşitsizlik, sömürü ve zulüm sürdüğü sürece Punk ve Hardcore müzik var olacaktır.

Emeğiniz ve çabalarınız için teşekkür ederim. Okuyuculara vermek istediğiniz özel bir mesaj var mı?

Henüz öldüremedikleri, kendileri gibi yapamadıkları, değiştiremedikleri, vazgeçiremedikleri kişiler ve düşünceler var ve var olacak, biz de onlardanız. Bizim gibi ötekileştirilenleri, "marjinal" olanları birlik ve beraberlik eşliğinde haykırmak için konserlerimize bekliyoruz.

Sizi canlı dinlemek isteyenler bu imkanı nerede bulabilir? Yakında konseriniz var mı?

En yakın konserimiz, aynı zamanda albümümüzün lansman konseri, 24 Aralık'ta Kadıköy Woodstock'ta olacak.


Emergency Broadcast Facebook Sayfası: https://www.facebook.com/EmergencyBroadcastBand
"Real Tale" Albümü (Spotify): https://open.spotify.com/album/0QeoXw4GJwl8MsgGHK8236

Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate