25 Haziran 2012 Pazartesi

Maçka'da İnce Bir Dal


By on 08:30:00

© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet / 25 Haziran 2012

Cumartesi akşamı Maçka’daki Küçükçiftlik Park sahnesinde Charlotte Gainsbourg vardı. Türkiye’deki ilk konseri için o mekanın seçildiğini duyduğumda garipsemiştim. Çünkü ne müziği ne de sesi açık hava bir mekanı etkisi altına alacak kadar güçlüydü. Tahmin ettiğim de oldu; 1,5 saatlik konser, bugüne kadar orada gördüğüm en coşkusuz konserdi.

Seyirci az olunca konser çimenli alana alınıp, mekan bir setle daraltılarak güzel bir atmosfer yaratılmıştı; ancak çoğu zaman yapılan hata yinelendi. Sahne önü boş bırakılmış, onun hemen arkası VIP’ye ayrılmış, en arkada da ayakta insanlar birikmişti. VIP’de oturanların çoğu yiyip içmekle ve konuşmakla meşgul olduğundan müzikle pek ilgilenmediler; alkışlar çok zayıftı.

Yaklaşık bir saat sonra Charlotte’un çağrısıyla sahne önüne doldu hayranlar ve ancak o zaman konsere biraz hareket geldi. Burada yeri gelmişken tekrarlayayım: Sevgili organizatörler, sahne önü hayranlarındır. Onları oraya almadığınız sürece coşkuyu baştan yok edersiniz. Bu hataya düşmeyin.

Mekandaki bir yiyecek standından yayılan köfte, hamburger kokularının arasında teknik bir arızadan dolayı 45 dakika geç başladı konser. Charlotte Gainsbourg, beyaz pantolon, beyaz gömlek ve siyah yüksek topuklu ayakkabılarıyla bir moda çekiminde modellik yapmak üzere hazırlanmış kadar zarifti. Kendisine eşlik eden beyazlar içindeki beş müzisyenle sahneye gelip, yüksekçe bir sandalyeye oturdu ve son albümünden “Terrible Angels” ile açtı konseri.

Bazen ayakta bazen oturarak marakas çalıp şarkı söylerken, hayatındaki ilk konserini veriyormuşcasına çekingendi. Usulca merhaba dedi dinleyicilerine, İstanbul’da olmaktan mutlu olduğunu söyledi. Serge Gainsbourg ve Jane Birkin gibi efsaneleşmiş iki sanatçının çocuğu o ama her nedense sinema ekranındaki etkileyici karizması müzik sahnesine yansımıyor.

Güçlü bir sesi yok Charlotte’un. Ayrıca kariyerine bakacak olursak, bugüne kadar müzik dünyasında hep çok sağlam desteklerle ilerledi. İlk albümünü 15 yaşında çıkardı ama o albümde babasının şarkılarını söyledi. Air, Beck, Jarvis Cocker, Neil Hannon ve Nigel Goldrich gibi çok başarılı isimlerle çalıştı.

İstanbul konserine de “Stage Whisper With Connan Mockasin” adı verilmişti. Çünkü ünlü müzisyen Beck prodüktörlüğünde yayınladığı albümün tanıtım turnesinde Yeni Zelandalı müzisyen Connan Mockasin’i de yanına almıştı. Geçen yılın en iyi albümlerinden birini yaptı Mockasin. Konserde gitarıyla ve şarkılarıyla olduğu kadar vokaliyle de Charlotte’a büyük katkı sağladı. Bugüne kadar desteğini aldığı müzisyenler dev birer ağaçsa, Charlotte Gainsbourg onlara tutunan ince bir dal; fakat yeteneğiyle ve azmiyle köklerine giderek daha güçle bağlanacak bir dal.

Konserde en çok alkışı, yıkılmayan çınar David Bowie’den “Ashes to Ashes”ı söyleyince aldı Charlotte. Bowie şarkılarını kimse ondan daha iyi söyleyemese de, hoş bir cover oldu. Connan Mockasin’in “Forever Dolphin Love” adlı şarkısının, hafif saykedelik ve uzun bir versiyonunu dinledik. Babasını “Ouvertures Éclair”, “Don’t Forget to Forget Me” ve “Pour Ce Que Tu N'étais Pas” adlı şarkılarla anarken, biste çaldığı son parça “Paradisco”yu annesine adadı.

Söylendiğine göre seyirciler arasında Rufus Wainwright da varmış. O, konser hakkında ne düşündü bilmiyorum ama bende iz bırakacak bir performans değildi.

Şarkı Listesi: Terrible Angels - Greenwich Mean Time - Jamais - Ouvertures Éclair - Me & Jane Doe - All the Rain - Got to Let Go - Heaven Can Wait - It's Choade My Dear - Ashes to Ashes - Forever Dolphin Love - Don't Forget to Forget Me - Song That We Sing // Memoir - Pour Ce Que Tu N'étais Pas - Paradisco

(Fotoğraflar bana aittir.)

-

Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate