25 Haziran 2006 Pazar

Bu bir mucize...


By on 22:10:00

© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet Hafta Sonu/24 Haziran 2006



Pink Floyd'un kurucusu Roger Waters İstanbul'da muhteşem bir konser verdi

Efsanevi progressive rock grubu Pink Floyd 'un kurucusu, gelmiş geçmiş şarkı sözü yazarlarının şüphesiz en iyilerinden birisi ve bana göre en iyisi, gerçek bir müzik dehası Roger Waters , geçen salı akşamı İstanbul'da ilk kez konser verdi. O akşam Kuruçeşme Arena'da bulunanlar, anlatılması çok zor olan, ancak yaşanılarak hissedilebilecek bir deneyime tanık oldular.

Ünlü İngiliz müzik dergisi Q'nun 2002 yılında yayınladığı ölmeden önce sahnede görülmesi gereken müzisyenler ve gruplar listesinde Pink Floyd 5. sıradaydı. 1985'te dağılan grubu artık tam kadro bir arada izleme şansı yok. Burada hemen belirteyim ki, 10 Temmuz'da Pink Floyd'un ''Pulse" adlı DVD'si piyasaya çıkıyor. Bu DVD'yi yalnızca grubun hayranlarının değil, müzikle ilgilenen herkesin edinmesi ya da edinemiyorsa bir şekilde izlemesi gerek. Bunu söylüyorum; çünkü ben izledim. 2 diskten oluşan DVD, dört saati aşkın bir sürede olağanüstü bir şölen sunuyor. Konserin dışında kamera arkası görüntüleri ve videolar da ayrı bir arşiv değeri taşıyor.

TİK TAK SESLERİ

Roger Waters'ın turnesine ülkemizin de dahil edilmesiyle, İstanbul gerçekten hafızalardan silinmeyecek bir performansa sahne oldu. Bu nedenle, organizasyonda görev alan herkesi kutlamak gerek. Işık ve ateş şovları, büyük ekranda gösterilen video projeksiyonları ve özel efektlerle donatılan konser, görsel olarak son derece etkileyiciydi. Fakat en az onun kadar etkileyici olan bir diğer şey, 360 derecelik quadrofonik ses sistemiydi. Bu sistem, dinleyicilere sanki ses etraflarında dolaşıyormuş duygusunu veriyor. Örneğin, ''Time" adlı şarkı sırasında her tarafa yayılan ''tik tak" sesleri nedeniyle dev boyutta saatlerin kulağınızın dibinde çalıştığını, ''Money" de başınızdan aşağıya bozuk paralar yağdığını, ''Breath" adlı şarkıda ortalığı kaplayan kalp atışı seslerinin kendi kalbinizden çıktığını, hatta sahnede çalınan tefi arkanızda birisinin çaldığını sanıyorsunuz.

Sahneyle ve müzisyenlerle ilgili her şey kusursuzdu, ama bana göre konser sırasında meydana gelen bazı garip ve ilginç durumlar da vardı. Örneğin, sahnenin hemen ön kısmında demir paravanlarla çevrilerek bir VIP alanı kurulmuştu. Çok önemli kişiler ve medyamızın ünlü yüzleri için ayrılan bu alana, büyük bir kısım davetiye ile, geri kalanlar da normal bilet fiyatının birkaç katı para ödeyerek aldıkları biletlerle kabul edildi. Böyle bir uygulamanın, bir Roger Waters konserinde yapılması bana garip geldi. Çünkü Waters, Berlin Duvarı yıkıldıktan hemen sonra, Batı ve Doğu Berlin arasındaki ayrımın sona erişini kutlamak için ''The Wall" adlı albümüyle yardım amaçlı bir konser veren ve eşitsizliklere şiddetle karşı çıkan bir müzisyen. O demirden duvara baktıkça bunu düşünmeden edemedim. Demirlerle çevrili alanın içinde VIP'ler vardı, ama asıl heyecan tam da o paravanların arkasındaydı. Örneğin, konser için Bursa'dan sabah otobüsle gelip bütün gün İstanbul'da zaman geçiren, konser başlamadan önce önlerde yer tutabilmek için saatlerce bekleyen, bütün şarkıları ezbere söyleyen, yerinden olmamak için su almaya bile gidemeyen, ama konser bittiğinde de mutluluktan uçarak gece yarısı 02.30 otobüsüyle Bursa'ya geri dönen diş doktoru ve onun gibi daha niceleri vardı. Herkes öylesine coşkundu ki, Waters, konser sonunda kalabalığı ''Harika bir izleyici" diye tanımlayarak teşekkür etti.

Bir de değinmeden geçemeyeceğim bir rastlantı meydana geldi. Sahnede yer alan dev ekranda gösterilen video görüntülerinde bir ara bir de ne görelim? Domuzlar, Kuruçeşme Arena'da! Fakat bu domuzların TRT'nin engeline takılan çizgi film Winnie The Pooh 'taki domuzlarla hiç ilgisi yoktu. Waters'ın yaratıcı zekasının ortaya koyduğu bir başka albüm ''Animals" ta yer alan domuzlardı onlar. İnsanların hayvan türleri şeklinde gruplandırılıp anlatıldığı bu albümde domuzlar, kendi inançlarını herkese empoze eden dinci ikiyüzlüleri temsil eder. Ne ilginç!

Waters konserde, kendi solo şarkılarının yanı sıra, Pink Floyd'un 1973 tarihli albümü ''The Dark Side Of The Moon" un tümünü çaldı. Dünyada en çok satan albümlerden birisi olarak büyük başarı kazanan The Dark Side Of The Moon'un gördüğü bu ilginin ardında, müzikte açtığı çığır kadar, üzerine kurulduğu genel konsept de yatıyor. Sıradan insanların hayatındaki zaman, para, savaş, ruhsal bozukluklar, ölüm gibi konuları ele alan şarkı sözleri, Waters'ın bu alandaki yeteneğinin birer belgesi. Eğer dünyada bir şeyler müzik aracılığıyla değiştirildi ya da değiştiriliyorsa, onu yapanlardan birisi mutlaka Roger Waters'dır. Röportajlarında sosyalist olduğunu söylediği için değil, o politik duruşunu zamana meydan okuyan olağanüstü şarkı sözlerine şairane bir ustalıkla taşıdığı için.

Roger Waters ve kendisine sahnede eşlik eden muhteşem ekibi, net olarak 2.5 saat süren konser boyunca, ''Wish You Were Here" , ''Comfortably Numb" , ''The Great Gig In The Sky" , ''Brain Damage" , ''Another Brick In The Wall" , ''Mother" , ''Perfect Sense'' , ''In The Flesh" vb. gibi birçok unutulmaz şarkıyı seslendirdi. Bunların arasında yer alan ''Leaving Beirut" adlı şarkıda, Tony Blair ve George W. Bush da Waters'ın eleştirilerinden kendi paylarına düşeni aldılar. Benim en çok beklediğim şarkı ise ''It's A Miracle" dı. Ne yazık ki konserde çalınmadı. Bana göre, tüm zamanların en güzel şarkılarından biridir o. Olumlu ve olumsuz yanlarıyla insanı, hayatı, kapitalizmin eşitsizliklerini alaycı ve iğneleyici bir ifadeyle öylesine iyi yansıtır ki, hangi yılda yazılmış olursa olsun, sanki hep bugünü anlatır gibi gelir her dinlediğimde. Uzun bir şarkıdır bu, ama bilmeyenlere fikir vermesi açısından, eğer çalınsaydı Kuruçeşme semalarında hangi anlamdaki sözlerin yankılanacağını örnekleyebiliriz:

And Dağları'nda Pepsi, Tibet'te McDonalds var.

Yosemite Milli Parkı Japonlar için golf sahasına dönüştürüldü.

Brezilyalı bir adam bir ağaç yetiştirdi.

Manhattan'da bir doktor para almadan bir hastayı ölümden kurtardı.

Bu bir mucize.

Tanrı'nın lütfu ve piyasanın baskısıyla insan ırkı uygarlaştı.

Bu bir muzice.

Okyanuslar dolusu şarabımız, tereyağ depolarımız var.

İhtiyacımız olduğunda ise kıtlık var.

Mercedes, Porsche, Ferrari ve Rolls Royce var.

Öyle, seçeneğimiz var.

Dürüst bir adam sonunda ektiği ekinleri biçti.

Ohio'da bir çiftçi aldığı krediyi geri ödedi.

İnsan ırkı uygarlaştı.

Bu bir mucize.


Fazla söze gerek yok. Bu şarkı gerçek bir mucizedir. Roger Waters gerçek bir mucizedir.

Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate